“Bizi yok edecekler şunlardır: İlkesiz siyaset; vicdanı sollayan eğlence; çalışmadan zenginlik; bilgili ama karaktersiz insanlar; ahlâktan yoksun bir iş dünyası; insan sevgisini alt plana itmiş bilim; özveriden yoksun bir din anlayışı. (Mahatma Gandhi)
OLASI SEÇİM SENARYOLARINDAN BİRİ
Erken seçim olur mu, olmaz mı? Son günlerin en çok, Ankara’da da en fazla konuşulan konu budur. Tabii herkes buna göre bir konum alacaktır.
Her neyse, erken seçim olup olmayacağını şöyle düşünmek lazımdır. Eğer TBMM bir erken seçim kararı alırsa, o zaman dönemini bitirmemiş olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Anayasa’nın 116. maddesine göre tekrar aday olabilecektir. Ancak eğer 2023’te normal zamanda seçim olacak olursa, o zaman Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tekrar adaylığı tartışmaya açık hale gelecek. Bir kısım hukukçular, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 2023’te tekrar aday olamayacağını söylerken, bir kısım hukukçular da tekrar aday olabilir diyorlar. Dolayısıyla 2023’teki adaylık konusu bir tartışma yaratacak ve o tartışmanın sonucunda ne olacağı da belirsiz. Ancak TBMM’nin alacağı bir kararla erken yapılmak için alınan bir seçim kararı daha sorunsuz olacaktır. Erken seçim olacağı durumu mantık çerçevesinde biraz daha önde duruyor işin doğrusu…
Ben de, bu yazımı, erken seçim olacağını düşünerek yapacağım bir değerlendirme olarak yazacağım.
Bir olası seçimde, partiler haliyle adaylar gösterecekler. İyi Parti cenahı, Meral Akşener’in adaylığını, CHP tarafı ortak belirlenecek bir adaylığı, Gelecek Partisi Ahmet Davutoğlu’nu, DEVA Partisi tarafı da Abdullah Gül veya Ali Babacan’ı aday görmek isteyeceklerdir. Tabii MHP zaten adayını açıklamıştı. MHP ve AK Parti büyük ihtimalle, Vatan Partisi ve BBP gibi partilerle bir araya gelecek ve bu partiler de Erdoğan’ı Cumhurbaşkanı olarak görmek isteyeceklerdir.
Tabii ki cumhurbaşkanlığı seçiminin bu şekilde devam etmesi ve sonuçlanması mümkün olmayacaktır. Dolayısıyla Cumhur İttifakı ve destekçilerinin adayı Tayyip Erdoğan bellidir. Ama Millet İttifakı ve destekçilerinin burada tek bir aday üzerinde birleşebilmeleri onlar için çok önemli ve sonuç alıcı olacaktır.
Dünya basınını da karıştırdığımızda benim bu konudaki düşüncem, Millet ittifakının adayının Ali Babacan olacağı yönündedir. Her ne kadar Kemal Kılıçdaroğlu’nun kendisini veya Abdullah Gül’ü tartıştırmasının bir taktik olarak görmekteyim.
Mesela İngiliz Reuters Ajansı Babacan istifa ettiğinde “Erdoğan’ın eski müttefiki istifa etti” diye duyurmuştu. Reuters’e göre Ali Babacan “eski müttefik”ti. ABD Bloomberg’e göre ise Ali Babacan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “ekonomi çarı” idi.
2007 yılında Dışişleri Bakanlığı'na getirilen Ali Babacan hakkında gizli bir rapor hazırlayan dönemin ABD Türkiye Büyükelçisi Ross Wilson, raporunda siyasetçi hakkında çoğunluklu olumlu yorumlarda bulunmuştu. Wilson'ın Wikileaks tarafından sızdırılan raporunda şu ifadelere yer verilmişti: "Babacan ile AB müzakereleri sırasında yakından çalışan Ankara'daki Avrupalı diplomatlar onun zeki, hızlı öğrenen ve çalışkan olduğu görüşünde. Türkiye'nin liderleri arasında belki de en küresel görüşlere sahip olan ve yabancıların düşünce tarzlarını anlayabilen kişi Babacan. Küresel sermayenin ne duymak istediğini biliyor ve genelde pazarlamacı gibi davranıyor. Ama bazen 'insani yanının' eksik kaldığı da belirtiliyor." 2002 yılında Recep Tayyip Erdoğan’ın dünyada gördüğü ilginin bir değişiğini şimdi burada görmek gayet mümkündür.
Tabii ki Cumhurbaşkanlığı Hükümete Sistemi’nde bazı değişiklikler yapılması da artık bir beklentinin üzerinde bir durum arz ediyor. Mesela “partili cumhurbaşkanlığı” konusunun değişeceği düşünülmektedir. Yani örnek olarak söyleyeyim: Ali Babacan’ın cumhurbaşkanı olması durumunda Abdullah Gül’ün de Deva Partisi Genel Başkanı olması düşünülmeyecek bir durum değildir sanırım. Tabii ki Deva Partisi’nin “siyasal İslamcı” bir politika değil tamamen “liberal” bir politika izleyeceğini söylememe sanırım gerek yoktur.
İşte bir senaryo. Biliyorum ki bu konuda birçok kişi mesaj yazacak ve sanki yarın Ali babacan cumhurbaşkanıymış gibi cevaplar üretecek. Bunu yapmayın. Bu benim fikrim. Siz de fikrinizi saygılı ve seviyeli bir biçimde açıklayın faydalanalım. Ya da susun…
Dostlukla kalın.