Dostlarımın genelde bir serzenişleri var. Diyorlar ki: “Her şey sanki o kadar güllük gülistanlık, her şey normal işliyor ve de Hükümet’in eleştirilecek hiçbir yönü yok. Yazılarına bakınca bu eleştirileri hiç göremiyoruz.” Bu serzenişler çoğalınca bu konuya bir açıklık getirme zorunluluğu ortaya çıktı.
1960’lı yıllardan itibaren ülkede yaşanan darbeler ve darbe girişimlerini terazinin bir kefesine koyup, 15 Temmuz darbe girişimini diğer kefesine koyduğunuzda inanın 15 Temmuz Darbe Girişimi çok daha fazla ağır basacaktır. Öncelikle bunu unutmamak gerekir.
Bu süreçte ortada terör grupları bir tarafta, Devlet’i yöneten Hükümet ve Devlet’in başı olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan diğer taraftadır. Bu süreçte bu iki taraftan birine güç vermek, destek vermek gereklidir. Peki, o zaman, siz hangisine destek vermeyi düşünüsünüz? FETÖ, PKK vb terör örgütlerine mi yoksa ülkeyi yönetenlere mi? Ben burada ülkeyi yönetenlerden tarafım.
Ayrıca, malumunuz olduğu üzere ülkenin başında çok önemli tehlike arz eden terörist gruplar sorunu bulunmaktadır. PKK, IŞİD ve FETÖ…
Bu terör örgütlerini incelediğimizde; üçünün de ülke için tehlikeli örgütler olduğunu başta söyleyerek; IŞİD’in yeri, yurdu belli olmakla birlikte mücadele silahlı olarak devam etmektedir. PKK derseniz, niyeti, yeri, yurdu belli ve düşmanlığı ortadadır. Ancak FETÖ’ye geldiğimizde öyle bir girift yapı oluşmuştur ki, kim samimi inanarak bu grupla daha önceleri ilişkilere girmiş, kim FETÖ üyesidir ayırmak çok zor bir hal almaktadır. Buna bir de bilhassa bu FETÖ’cülerin oluşturduğu algı yönetimiyle mücadeleyi koyarsanız FETÖ ile mücadele çok zor şartlarda ve karşınızdaki “düşmanın” kaypaklığı içerisinde sürmektedir.
Hal böyle olunca ve Hükümet, bu “savaş”ın içerisine sivil vatandaşlarımızı sokmak istemeyince çok hassas ve dikkatli olunması durumu ortaya çıkıyor. Bu hassasiyet de haliyle yavaş ilerlemeyi meydana getiriyor.
Ülke bu durumdayken, terör örgütlerinin yarattığı bazı “algı yönetimlerine” de alet olmamak gerekliliği vardır. Mesela “at izi it izine karıştı”, “kurunun yanında yaş da yanıyor” gibi sözler ancak yaratılan algı yönetiminin vatandaş arasında huzursuzluk yaratmasını amaçlamaktadır.
Bu süreçte, yanlış yapılan şeyler de var mıdır, belki de vardır. Ancak bu süreç sona ermeden bunun kavgasını vermek, Devlet’i yönetenlerin elini zayıflatacaktır. Devlet yönetiminde yapılan hataların, yanlış kararların getirdiği olumsuzluklar muhakkak ki tartışılacaktır. Bu konuda kim hatalıysa, neleri yanlış yapmışsa muhakkak ki kamuoyuna hesabını verecektir. Bunun istisnası olmadığı gibi bu hesaplaşmadan kimsenin kaçışı da yoktur. Ancak bu hesaplaşmanın zamanı kesinlikle şimdi değildir. Zamanın gelmesi, bu terör örgütlerinden kurtulmak ve Devlet’i “laik, sosyal, hukuk devleti” çizgisine oturtmakla olacaktır.
Burada samimi olanların aynı zamanda sabırlı da olması gerekmektedir. Aksi halde algı oyunlarına kapılırsanız, hem devlete hem de kendinize zarar vermiş olursunuz.