Özel kalem ve sekreteri
1980 öncesi ilan edilen 24 Ocak kararlarıyla birlikte Türkiye Cumhuriyeti Devleti liberalizme geçmeye çalışmıştı. 24 Ocak kararlarının mimarı Turgut Özal bu liberalleşmenin devamı adına 12 Eylül cuntasının hükümetinde de görev almış ve daha sonra kurduğu parti de bu geçişi sağlayabilmek adına liberal bir Türkiye yaratmaya çalışmıştı.
Ancak o zamanın konjonktürü buna müsaade etmemişti ve bu iş başlangıç aşamasında o dönemde kalmıştı. Sonraki dönemlerde çok minik adımlarla ilerlemeye çalışmışsa da Ak Parti iktidarına kadar duraklamada kalmıştır. Ak Parti iktidarıyla birlikte bu liberalleşme çalışmaları yeni bir hız kazanmaya başladı. Ve 16 Nisan 2017’de ülkenin feodalizmden liberalizme geçişinin oylaması yapıldı. Yeni Anayasa kabul edildi.
Şimdi her ne kadar tam anlamıyla uyum kanunları, kurum ve kuruluşların çalışma disiplinleri yerli yerine oturmasa da zamanla bunlar da gerçekleşecek.
Tüm vatandaşlar bu konuda artık bilinçlenmeli. Yani bakanlar, bizim anladığımız anlamda eskisi gibi bakanlar değildir. Milletvekillerinin görevi eskisi gibi değildir. Belediye başkanları eskisi gibi rahat değildir. Ve müdürler eskisi gibi “dünyaları ben yarattım” havası içerisinde olamazlar. Artık yeni sistemimizde tamamen halka hizmet, vatandaşa hizmet asli görev olacaktır.
Bakanlar milletvekillerine değil, Cumhurbaşkanının tekrar seçilebilmesi için halka hizmet edecekler. Milletvekilleri sadece vatandaşların taleplerine göre yasa çıkaracaklar. Belediye başkanları sürekli halkın arasında halkın kendilerine teveccühte bulunması için çalışacak. Müdürler de genelde cumhurbaşkanının, özelde de iktidarın vatandaş tarafından desteklenmesi için halka hizmeti odak olarak alacaklar.
Tabii ki tüm bu çalışmaların, yapılanların veya yapılmayanların kamuya ulaşmasını basın yoluyla gazeteler ve televizyonlar yapacaklar. Yani kamu görevi yapan basın kuruluşlarıyla iletişim halinde olmak bu kurum ve kuruluşların görevleri arasında yer alacak.
Şimdi gelelim işin mevcut pratik işleyişine: İl Kültür ve Turizm Müdürü Abdüssettar Yarar’ı telefonla arıyorum. “Müdürüm yerindeysen bir yanına geleceğim” diyorum. “Ankara’dayım, yarın sabah 11.00’de bekliyorum” diyor. Ertesi gün 11.00’de yanına gidiyorum. Evrakların içerisinde kaybolmuş bir vaziyette çalışırken yakalıyorum. Malum belki de en yoğun günlerini yaşıyorlar, çünkü Mevlana Haftası ve İhtifaller başlayacak. Ama sağ olsun bir kahve içimi vaktini bize ayırıyor. Aradan 2 gün geçiyor, bir kez daha görüşmemiz gerekiyor ve yine Müdürümüz Yarar’ı arıyoruz ve saat 18.00 civarı gidiyoruz yanına. Görüşüyoruz, yine çayımızı kahvemizi içiyoruz ve o kadar yoğunluğunun içerisinde kendisini yine rahatsız edip ayrılıyoruz. Dediğim gibi İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü çok yoğun bir müdürlük. Ayrıca bir de Mevlana Haftası etkinliklerinin başlayacak olmasıyla, hem tüm Türkiye’den, hem de Dünyadan organizasyonlar yapmak zorundalar. Ve de İl Müdürü Abdüssettar Yarar her gün akşam saat 22.00’den evvel iş yerinden çıkamadığı gibi bundan da hiç şikayetçi değil.
Gelelim diğer örneğime: Gazetemiz yönetimi olarak bir ziyaret için bir il müdürümüzden randevu istiyoruz. Ve 1 aydan fazla oldu randevu alamıyoruz. İşin daha ilginci; İl Müdüründen randevu almak için Özel Kalem Müdürünün sekreteriyle görüşüyoruz. Daha özel kalem müdürüyle görüşemedik. Sekreteriyle muhatabız.
Bakın şunu açık yüreklilikle belirteyim. Her kim olursa olsun, sıradan bir vatandaş da olsa Konya’nın mülki amiri sıfatına haiz Konya Valisi Cüneyt Orhan Toprak’tan randevu isterse, bir ay içerisinde en azından bir 15 dakika muhakkak görüşür. Bakınız, 42 bin kilometrekare alanın sorumlusudur Konya Valisi, ama görüşürsünüz.
İnanıyorum ki, yine sıradan bir vatandaş Garnizon Komutanı’ndan randevu istese 1 ay içerisinde illaki en kötü ihtimalle telefonla görüşür.
Konya’nın en büyük yayın organlarından bir gazetenin yönetimi olarak biz bu müdürün özel kalemine ulaşamadık. Özel kalemine ulaşamadığımız müdürün haliyle kendisine nasıl olsa ulaşamayız diyerek randevu talebimizi en sonunda iptal ettik.
İşte en başta anlattığım sistem değişikliği içerisinde böyle müdürlere de, böyle bol kepçeden özel kalemlere, özel kalem sekreterlerine de ihtiyaç olmayacaktır.