Önemli olan krizleri aşmaktır

Erhan Dargeçit

Türkiye birçok sefer büyük krizlerle karşılaşmıştır. Her seferinde de bir şekilde bu krizlerin içinden çıkmıştır.

Türkiye Cumhuriyeti ilk krizle 1946 yılında karşılaşmıştır. Üretimin azalmasına dayalı olarak yaşanan fiyat artışını Milli Koruma Kanunu’nun çıkması izlemiştir. Tüm alınan engellere rağmen devalüasyon engellenememiş 1 dolar 1,29TL iken; 2,80TL’ye çıkmıştır.

1958 yılında bilindiği üzere ülke dış borçlarını ödeyememe tehlikesi içerisinde moratoryuma gitmiştir. İlk istikrar kararları da bu dönemde uygulanmıştır. 1 dolar, vergileriyle beraber 9,02TL’den işlem görmeye başlamıştır.

1974’te petrol fiyatlarındaki yaklaşık 4 kat artış, aynı zamanda Kıbrıs Barış Harekatı ve Türkiye’ye uygulanan ambargo neticesinde ülkenin dış açığı genişlemiştir. 1980’deki 2.Petrol Krizi de enflasyonun yüzde 65’lere kadar yükselmesine sebep olmuştur. Akabinde 24 Ocak Kararları ile devalüasyona gidilmiş, Türk Lirası yüzde 48 civarında değer kaybetmiştir.

1982 Bankerler krizi, 1990’daki Körfez Savaşı krizi, 5 Nisan Kararlarını almaya giden Nisan 1994 krizi, Kasım 2000 krizi, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ile Başbakan Bülent Ecevit arasındaki anlaşmazlıklarla başlayan Şubat 2001 krizi ülkede birçoğumuzun hatırladığı krizler olarak tarihe geçmiştir.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “teğet geçecek” dediği 2008 Küresel krizini de burada unutmamak lazımdır. Bu konuda Hasan Yurdakul isimli bir yazardan alıntı yapacağım: “Türkiye ekonomisi bir bütünleşmiş ekonomidir ve ciddi anlamda Türkiye ekonomisi bu ekonomik krizden etkilenmiştir. Ama bu etki Avrupa ülkeleri kadar derin değildi. Alınan önemler uygulanan sosyo-ekonomik paketler kamu maliye sisteminin sağlam olması siyasi ve ekonomik istikrardan taviz verilmemesi etkili olmuştur. Yinede bu dönemde ekonomik büyüme eksi haneleri göstermiş, işsizlik oranlarında ve yoksulluk kat sayılarında ki artışlar dikkat çekmiştir. Sosyal politika anlamında; kamu sosyal yardım harcamalarında artışlar da gözlenmekte idi. 2010 yılına gelindiğinde orta vadeli programda pek çok eylem planı hazırlanıp uygulamaya konularak kriz öncesi yükselen piyasa ve makro ekonomik verilerin trendini yakalamayı başarmıştır. Türkiye bu krizi en hafif bir şekilde atlatmayı başarmıştır. Sosyal politika anlamında başarılı bir sonuç elde edilmiştir.”

Bu krizlere bu kadar direnen ekonomimizle inanırsak çok şey başarabiliriz. Birincisi “üretim devrimini” yapmak zorundayız. Bunun için yapılacakken birinci şey köylümüzü, çiftçimizi desteklemek olacaktır. Bu desteği sağlamak ilk etapta üretimi kesinlikle arttıracaktır. Buradan işe koyulmalıdır. İkincisi de artık haksız kazanç sağlayanları ve de aldıkları ihalelerle aslında Devlet’i sömürenleri kesinlikle engellemelidir. Hani havuz problemleri olurdu ya matematikte, havuzu dolduran çeşmelerle, havuzun dibinde suyu boşaltan deliklerin matematiksel sorularıydı bunlar. İşte havuzun dibindeki delikler kapanıverse, o delikler dolacak. Bu delikleri oluşturanları ortadan kaldırdık mı havuzumuz dolacaktır.

Bu kadar krizlerle baş eden ülkemiz inanın bu iki önlemle bile çok yol kat edecektir. Krizler muhakkak zaman zaman ortaya çıkacaktır. Ama eğer ekonomimizi üretime dayarsak bilin ki bunların hepsini aşacağızdır.

Dostlukla kalın.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.