Bilindiği üzere 20 Temmuz 2017’de sözleşmeli öğretmen atamaları sonuçlandırılıp yayımlanmıştı. Ve atamaları yapılan öğretmenlerin 9 Ağustos 2017 tarihine kadar belgelerini atandıkları illerdeki Milli Eğitim Müdürlüklerine teslim etmeleri duyurulmuştu.
Ama Milli Eğitim Bakanlığı 24 Temmuz 2017 tarihinde bir yazı daha yayımlayarak, evrak teslim tarihini 28 Temmuz 2007 tarihine çekerek öne almış.
Yani bakıldığında Milli Eğitim Bakanlığı için çok kolay bir tavır. Yani Milli Eğitim Bakanlığı İnsan Kaynakları Müdürlüğü’nün başındaki şahıs oturduğu yerden “9 ağustos tarihinde olacağına 28 temmuz oluversin” diye düşünüp, yazıp, il milli eğitim müdürlüklerine gönderebilir. Bu, devlet mekanizması içerisinde çok kolay bir refleks.
Ama olayın insan boyutunu, öğretmen açısından yaşananları düşündüğünüzde bu kadar kolay olmadığını görebilirsiniz.
Öğretmen adayı evraklarını hazırlayacak. Bu arada mesela bir sağlık raporu almasının süresi 3 gün olarak düşünülürse evrak hazırlamak o kadar kolay olmasa da, hazırlayacak.
20 temmuz ve 9 ağustos arasında yaklaşık bir 20 günlük süre varken bu süreyi birden bire 8 güne düşürünce şimdi tüm öğretmen adayları telaş içerisinde…
İşin maddi kaybı da cabası. Yani öğretmen adayının ataması Van’a çıkmış. Kendisini 9 ağustosa göre hazırlamış. 8 ağustosta Konya’dan hızlı trenle Ankara’ya gidecek, Ankara’dan uçakla Van’a geçecek. Biletlerini de almış. Ama aniden 28 temmuza çekince bu sefer 27 temmuzda, önce Ankara’ya sonra Van’a gitmesi gerekecek ve bu da ikinci bir bilet veya biletlerin iadesinden oluşacak fiyat farkı demek.
“Hangi nedenle böyle bir değişiklik yapma gereksinimi çıkmıştır, sürenin sıkıştırılmasının sebebi nedir, bu öğretmen adaylarından evraklarını 28 temmuza kadar tamamlayamayan yetiştiremeyenlerin durumu ne olacaktır, buradaki maddi mağduriyetler Devlet tarafından karşılanacak mıdır”, gibi soruların cevaplanması gerekmektedir.
Ben inanıyorum ki, hiçbir şekilde gereksinim arz etmeyen böyle bir uygulama neden yapılmıştır, kimin kafasının altından çıkmıştır, anlayamıyorum. Ama inanıyorum ki, Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz’ın bu durumdan haberi olsa daha analitik bir çözüm bulurdu.
Burada yapılan olsa olsa, her bakanlıkta olduğu gibi bu bakanlıktaki bürokratların kendi işlerini kolaylaştırma uygulamalarından başka bir şey değildir.
Bu yazımıza cevaben güvenlik araştırmalarının 11 ağustosa kadar bitirilmesi bahane edilebilir. Ben hemen cevap vereyim ; “O zaman atamaları 20 temmuzda değil 10 temmuzda açıklasaydın”. Demek hakkını doğurur bana.
Yani bu uygulamanın mantıklı hiçbir tarafı yoktur. Atanan öğretmenlerin mağduriyetine ve iki ayaklarını bir pabuca sokmalarına sebep olmuştur. Ve de zaten yönetilemeyen Milli eğitimin, böyle durumlarla anılmasının önüne geçmek gereklidir.