Eskiden genel seçimlerin yaklaşıp yaklaşmadığını bürokrasinin tutumundan anlamak çok kolay olurdu. Eğer genel seçim yaklaşıyorsa, hele bir de iktidar partisinin tekrar seçilmesi zor görünüyorsa, bürokrata iş yaptırmak çok zor olurdu.
Tabii şimdi bu durumu bilmeyene anlatmak çok zor olur. 1990’lı yılların başında; hatta 1980’li yılların ikinci yarısında doğan vatandaşlarımızın bildikleri tek hükümet var o da AK Parti Hükümeti’dir. Mesela 1985 yılında doğan bir çocuk, AK Parti’nin iktidar olduğu 2002 tarihinde 17 yaşındadır. Ve 2002 yılından bu yana sadece AK Parti hükümetlerinin icraatlarını görmüştür.
Yukarıda bahsettiğim bürokrat tavrını yaklaşık bu 20 yıldır görmez olmuştuk. Çünkü bürokratlar “Nasıl olsa AK Parti tekrar seçilir” düşüncesinde olduklarından çok fazla işleri yavaşlatma şansına sahip olamadılar. Ancak son zamanlarda gelişen ‘yeni bürokrat’ yapısında iş yavaşlatma değil ama risk almama, muallak çözümler bildirme gibi bir bürokratik yapı ortaya çıktı.
Bu arada bürokrat kavramına da değinmek gerekir sanırım. Bürokrat, devlet kurumlarında çalışan üst düzey yönetici demektir. Bürokratın en önemli özelliği kendi kurumsal tabanından destek almadan tepeden atanarak görevine gelir. Bu özelliğiyle ‘üniversite rektörleri’ de birer bürokrattır.
Bunun bir örneğini geçtiğimiz gün Necmettin Erbakan Üniversitesi’nde gördük. NEÜ Rektörü sosyal medya hesabından bir açıklama yayınladı: “NEÜ Güz Dönemine İlişkin Uygulama Esasları” adı altında ‘Uygulanacak Model’ başlığında “….. Sağlık alanlarındaki programlar hariç harmanlanmış ve seyreltilmiş eğitim modeli ve uzaktan eğitim modeli ile yürütülecektir” deniliyor.
Böyle bir muallak cümleyi üst düzey bir eğitim kurumunda kullanmak oldukça garip olmasına rağmen bu muallak cümleyi araştırıp çözmek gerekiyor. Öncelikle ‘harmanlanmış eğitim’ ne demekmiş diye baktım. Türk Dil Kurumu’nda buna ilişkin bir kayıt bulamadım ama Google’da “Harmanlanmış öğretim öğrencilerin bulundukları farklı şartları göz önünde bulundurarak okulda harcanan zamanı azaltmak amacıyla öğretimi eğitim teknolojileriyle destekleme ve etkinleştirme çabasıdır. Harmanlanmış öğrenme yüz yüze öğrenim ve uzaktan öğrenimin etkin yönlerini birleştirme çabası olarak görülmektedir” diye bahsediliyor. Yani “okulda harcanan zamanı azaltmak…”
Seyreltilmiş eğitim modeli ile ilgili de yine TDK’da bir kayıt bulamadım. Ama önceki Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un yaptığı açıklama şöyle “Aşamalı ve seyreltilmiş derken, aslında belli sınıf düzeylerinin öncelikli olarak açılmasından ve derslerin ve konuların seyreltilmesi, yani tam olarak içeriğin tümüyle yüz yüze aynı saat ve süre içerisinde değil de belirli konuların belirli noktalarının özellikle ve öncelikle işlenmesini kastediyoruz. Peki, seyreltilme sonucunda oluşabilecek açık nasıl giderilecek? Elbette uzaktan eğitimle, canlı dersler vasıtasıyla ve EBA televizyonları vasıtasıyla giderilecek.”
Bunların üzerine NEÜ’den aldığım bilgi de şöyle: “Sınıflar ikiye bölünerek bir hafta birinci grup yüz yüze eğitim yapacak, 2. Hafta 2. Grup yüz yüze eğitim yapacak. Yüz yüze eğitim yapmayan grup derslere online olarak devam edecek.” NEÜ’ye göre, ‘harmanlanmış ve seyreltilmiş öğretim modeli’ de böyle imiş.
“Şimdi bunun ne önemi var?” diye soranlar olabilir. Söyleyeyim; Bu özensizce yazılan, küçük ayrıntı gibi gözüken durum, öğrencileri ilgilendiriyor. Bunun yanı sıra, öğrenci velilerini ilgilendiriyor. Ayrıca KYK’yı ilgilendiriyor. Özel yurtları ilgilendiriyor. Okulun etrafındaki esnafı ilgilendiriyor. Belediyenin ulaşımını ilgilendiriyor. Ve bu ilgileri daha da arttırabiliriz. Yani kısacası bu açıklamayı üniversite yönetimi yapmış olmasına rağmen sadece üniversite yönetimini ilgilendiren bir açıklama olmadığı için önemlidir. İşte bu öğretim modelinden ne anladınız bilmiyorum ama okullar açılınca sanırım daha net görebileceğiz ne olduğunu.
Bu arada Selçuk Üniversitesi Rektörlüğü aşı olmayanların listesini açıklamış. Bence çok da doğru yapmış. Bu durumu demokrasiye aykırı bulmak, ancak demokrasinin ne demek olduğunu bilmemekle açıklanabilir. Bir insanın diğer insanları tehdit ederek ‘aşı olmama demokrasisi’ diye bir demokrasi tarifi olamaz. Hele ki bir öğretim ve bilim yuvasında bilime inanmayarak ‘ben aşı olmayacağım’ diye ‘beynini başkalarına kiraya vermiş’ insanların olması gibi bir durum sadece üzüntü vericidir. Selçuk Üniversitesi Rektörlüğü’nü de bu konuda kutluyorum. Bir bilim yuvasında doğru tavır ‘aşıdan yana ve Devlet’ten yana tavırdır’.
Dostlukla kalın.