Normalleşelim mi?
Başta şunu söylemeliyim ki, kim ne derse desin, Türkiye Pandemi konusunda Dünya’ya ders vermiş bir ülkedir. Salgının başlangıcından itibaren, Devlet aldığı önlemlerle gerekten çok doğru kararlar verip, olumlu adımlar atarak, Türkiye’de salgının ilerlemesini önlemiş ve de iyiden iyiye azalmasını sağlamıştır. Bu ülkemiz açısından önemli olduğu kadar tüm Dünya ülkeleri açısından da önemli bir sonuçtur.
Buraya kadar olan kısım tartışmaya maalesef açık değildir. Çünkü gerek şehirlerdeki gerek ülkedeki ve gerekse uluslararası veriler bu konuyu bilimsel bir şekilde izah ve kabul etmiştir.
Gelelim son zamanlarda konuşulan “normalleşme” mevzusuna…
Tabii ki artık bu sürecin sonlanıp normal hayata dönmek herkesin beklentisi ve hedefidir. Ancak acaba bu konuda acele etmek gerekli midir, bu tartışılabilir?
Türkiye Futbol Federasyonu(TFF) “Futbola Dönüş Projesi” adı altında futbol maçlarının yeniden başlatılmasını hedefliyor. Birçok önlem önerisi bu projede yer alıyor. En ince detayına kadar takımların idmanlarından, maç zamanına ve de top toplayıcıların çalışma disiplinine kadar her şeyi bu projede görebiliyorsunuz. Ancak buradaki en önemli konu; insan unsuru olarak ortaya çıkmaktadır. Yani ne kadar kurallar koyarsan koy, sonuçta bu kuralların uygulayıcısı insan olacağı için tereddüt etmek doğruymuş gibi geliyor. Ve bir de şimdiye kadar ki uygulanan yasaklarda ve uyarılarda insanımızın gösterdiği itaatin sınıfta kaldığını düşünürsek sanki maçların başlamasının erken olduğunu düşünüyorum.
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk da geçtiğimiz gün yaptığı açıklamada okulları açmak için 1 Haziran tarihini hedeflediklerini belirtti. Hatta okulların açılışını il il değerlendirebileceklerini de ifade etti.
2 öğrenci babası olarak tabii ki bir empati yapıyorum. Ve de acaba hangi okul olursa olsun “yeterli önlemi alacak durumda mı” sorusunu cevaplayamıyorum. Dolayısıyla acaba okullar açılsa, veliler, çocuklarını okullara gönül rahatlığıyla gönderirler mi?
İlkokul öğrencileri için aileler 2-3 aylık bir kaybı önemseyeceklerini pek sanmıyorum. Lise öğrencileri de, bilhassa lisenin sonlarındaki öğrencilerin şu anda odaklandığı tek nokta üniversite giriş sınavları olacaktır. O da haziran ayı sonundadır. O tarihten sonra öğrencileri okulda normal şartlarda da bulma imkanı oldukça zayıftır.
Ülkemizde onlarca yıldır bir eğitim sistemi oturtamamanın verdiği sıkıntıyı da göz önünde bulundurursak, il il verilecek eğitimin, sadece bu sistem düzensizliğini daha da hızlandıracağını da sanırım gözden kaçırmamak lazımdır.
Belediyelerin normalleşmeye çalışması için ise oldukça erken bir zaman olduğunu kesinlikle söylemek mümkündür.
Sokağa Çıkma Yasağı’nda bile yaklaşık 14 bin kişinin ceza yediğini düşünürsek; alınan önlemlerin her fırsatta çiğnendiği bir ortamda bir de normalleşme adına bu kuralların daha hafifletilmesi kötü bir sonuçla karşılaşmamıza sebep olabilecektir.
Yani sözün özü; karantina günlerine devam etmekte fayda vardır. Ve bu bir süreç olacaktır. Bu süreçte de Devlet “babalığını” göstererek halkı bu illetten kurtaracaktır.