Yeni yıla girdik ve bugün dördüncü günündeyiz. Yarın Millet İttifakı yine “6’lı masa” olarak bir araya gelecek. Genel Başkanlara sorulduğunda “cumhurbaşkanı adayı konuşulabilir” gibi muallak bir cevap veriyorlar. Yani cumhurbaşkanı adayı konuşulabilir de, konuşulmayabilir de… Bu arada şu müjdeyi vermeden de geçmiyorlar; bu ay içerisinde cumhurbaşkanı adayı belli olacakmış.
Yani böyle bir siyaset anlayışı nasıl olabilir anlamanın imkânı yok. Ocak ayını saymazsak, görünen o ki seçime en fazla 3 ay gibi bir süre var. Aday belirlenecek, bu aday 6 partinin tabanına tanıtılacak ve kabul ettirilecek. Ardından Tüm halka kabul ettirilecek ve ondan sonra seçime girecek ve bu aday Tayyip Erdoğan gibi bir aday karşısında başarılı olacak. Buna ne dersiniz?
Recep Tayyip Erdoğan, 20 yıldır iktidarda. Yani bu 20 yıl boyunca her şeyi doğru ve isabetli yapmış olsa bile, 20 yıllık siyasi iktidar yıpranır. Ama bunun yanı sıra Ak Parti iktidarının her şeyi doğru yaptığını söylemenin imkânı da yoktur. Burada teker teker yazmayacağım ama birçok politikasında yanlış yaptığı ortaya çıkmış ve hatta Genel Başkan Erdoğan yanıldığını samimiyetle belirtmiştir. Ekonomi konusunda toplumun büyük kısmının rahatsız olduğunu ve artık ekonomik sıkıntının mutfağı vurduğunu hep beraber görmekteyiz.
Yani normal şartlar altında bir ülkede muhalefetin, iktidar olabilmesi için tüm şartlar oluşmuş durumda iken muhalefetin hala vatandaş gözünde “iktidara alternatif” olmamasının bir izahı acaba var mıdır? Düşünebiliyor musunuz; iktidar 20 yıldır görevdedir. Aynı zamanda işler vatandaş için kötüye gitmektedir. Ve bu iktidarın başında hiç değişmeden Recep Tayyip Erdoğan ismi vardır. Ve de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın halihazırda tek başına en az yüzde 30 oyu gözükmektedir. Ve Türkiye’de herhangi bir liderin tek başına yüzde 30 oy alacak gücü gözükmemektedir. Bu durum sosyolojik olarak incelenmesi gereken bir durum değil midir?
Tabii ki görünen odur ki muhalefetin toplumla buluşup, iktidarın alternatifi olacak bir güce sahip olması başarılamamıştır. Cumhurbaşkanı adayı belirleyemeyen muhalefet ilk başta belki haklı sebeplerle “sanki açıklamıyormuş” gibi yapmış olduğunu savunsa da şimdi ortaya çıkmıştır ki, muhalefetin bir cumhurbaşkanı adayı anlaşması yoktur ve bu aday belirleme durumu daha epey vakit alacaktır. Aslında kendi siyasi hayatını “feda” ederek aday olmak isteyen Kemal Kılıçdaroğlu’na her ne hikmetse İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener’den vize çıkmamaktadır. Düşünebiliyor musunuz, masaya Kemal Kılıçdaroğlu’nun daveti üzerine, ona güvenerek gelen genel başkanlar, cumhurbaşkanı adayı olarak güven sergileyememektedirler.
Sonuçta süre kısıtlı, saha büyük, halk hazır ve beklemede hala o güveni sağlayamayan bir muhalefetten başarı beklemek çok rasyonel değildir. Bence Millet İttifakı “nasıl olsa Erdoğan yine seçilir, biz TBMM’deki sandalye sayılarımızı çoğaltmaya bakalım” politikası üzerine çalışmaktadırlar. Bunun başka bir izahı olmasa gerek.
Yarınki masa toplantısını da bekleyelim ve görelim bakalım neler olacak? Acaba sonuç alınmayan bu toplantılar halkı bıktıracak mı yoksa Türk Halkı muhalefete karşı bir güven sergileyecek mi? Hep beraber görelim.
Dostlukla kalın.