Gelişmiş toplumlarda insanlar oyu hangi partiye atacağına kendilerine göre yaptıkları araştırma sonunda karar verirler. Bunda en önemli ölçü, partilerin programları ve tüzükleri olur. Çünkü bu bilgilerle, partilerin iktidara geldikleri zaman genel manada sorunlara nasıl çözüm bulacakları konusunda fikir edinilir. Seçim bildirgelerinde de somut çözümler üretilir. İşte tüm bunlara bakarak seçmen hangi partiyi destekleyeceğini, hangi partiye oy vereceğini belirler.
Eskiden koalisyon kurulduğu zaman bir koalisyon bildirgesi hazırlanır. Bu koalisyonun hangi konularda, nasıl bir çalışma izleyeceği karara bağlanır ve de kamuoyuna duyurulurdu. Şimdi bunun yerini ittifaklar aldı. Cumhur İttifakı ve Millet İttifakı...
Bu ittifaklar hakkında nasıl bir yorum yapacağımızı işin doğrusu bilemiyorum. Çünkü bu ittifakların içerisinde bulunan partilerin birbirleriyle alakaları yok. Cumhur
İttifakı'nı oluşturan partilerden birisi MHP; bütün Türk uluslarının birlikteliğini amaçlayan bir parti olduğu gibi Türk milliyetçisi bir parti. Bunun yanı sıra Ak Parti Genel Başkam'nın bir konuşmasında belirttiği üzere “tüm milliyetçilikleri ayaklar altına alan" bir Ak Parti ile beraber. Bir ortaklık bildirgesi olmadığı için de bu iki parti hangi konularda birlikteler, hangi sorunlara ortak çözüm üretiyorlar bilgimiz yok. Tabii ki böyle bir ortaklıkta “iyi işler yaparsak koalisyon ortağıyız, kötü şeylerde birbirimizi tanımayız" gibi bir düşünce olması ihtimali yoktur.
Millet İttifakı tarafı çok daha kar- man-çorman durumdadır. Bu ittifakta da milliyetçiliği ağır basan ama aynı zamanda liberallikten de vaz geçmeyen bir İyi Parti ile sosyal demokrat bir CHP ortaklığı gözler önündedir. Bu ittifakın başında İyi Parti ‘yeniden güçlendirilmiş parlamenter sisteme dönmek için" işbirliği yaptıklarını belinseler de yerel seçimlerde de birçok yerde işbirlikleri devam etmiş ve de mesela Ankara ve İstanbul gibi büyükşehirleri de beraber kazanmışlardır.
İşin ilginç tarafı Gelecek Partisi ve Deva Partisi tarafıdır. Bu iki parti aslında birbirlerinden çok da farklı değildir. İkisine de ‘liberal-muha- fazakar" partiler diyebiliriz. (Bu konuda “muhafazakar-liberal" olur mu diye eleştirmeyin, konuyu en iyi anlatabileceğim tabiri bu şekilde buldum) Bu partilerden Gelecek Partisi’nin daha çok önem verdiği konu Türkiye Cumhuriyeti'nin dış ülkelerle ilişkileri, Deva Partisi’nin önem verdiği konu ise ekonomi üzerine kuruludur. Bu da gayet doğaldır, Ahmet Davutoğlu yıllarca Dış İşleri Bakanlığı; Ali Babacan da yıllarca Ekonomi Bakanlığı yapmıştır.
Şimdi asıl konuya gelmeye başlayayım. Normalde Millet İttifakı içerisinde yer almayan Gelecek Partisi ve Deva Partisi acaba bu ittifakın içerisinde yer alacak mı? Bence bu sorunun cevabı kesinlikle evet.
Gazeteci Murat Yetkin, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun AB'nin Türkiye büyükelçileriyle buluşmasında konuşulanlardan bahsederken “büyükelçilerin Kılıçdaroğlu'na Millet İttifakı'nın seçimleri kazanması durumunda nasıl bir ekonomi programı izleyeceğini sorması üzerine CHP liderinin, bu konuda Deva Partisi’nin bir çalışma yürüttüğünü, muhalefetteki diğer partilerin bu çalışma üzerinden ilerleyeceklerini söylediğini" aktardı. Yani Millet itti- fakı’nın ekonomi politikalarını Deva
Partisi hazırlıyor. Dünyadaki küresel sermayenin Türkiye’de desteklediği liderin Ali Babacan olduğunu birçok kez yazmıştım.
Geçtiğimiz gün Kemal Kılıçdaroğ- lu’nun Ali Babacan ziyaretinde bir soru üzerine söylediği “Şuna inanıyorum; bu ülkeye demokrasi gelecekse, bu ülkede demokrasi olacaksa, bu ülkede herkes kimliğinden ötürü ötekileştirilme- yecekse, inancından ötürü öteki- leştirilemeyecekse, bunun yolu Diyarbakır'dan geçer." Sözünün de daha evvel birçok kez küresel yapılar tarafından söylendiğini sanırım hatırlayacaksınızdır. Tabi ki bu bölgede Ahmet Davutoğlu'na ilginin az olmadığı ve bölgenin “Serok Ahmet" sloganının Ahmet Davutoğlu için olduğunu sanırım herkes hatırlar.
Şimdi başa dönecek olursak, küresel aktörlerin istediği bir ülke mi olacağız yoksa kendi inisiyatiflerini ortaya koyan bir ülke mi olacağız diye düşünmek gerekmez mi?
Dostlukla kalın.