KTO DEMOKRATİK BİR KURUMDUR
“Demokrasi en iyi sistem değil, mevcut sistemler içerisindeki en iyi sistemdir” diye, çoğunuzun bildiği bir düşünce vardır. Tabii ki teorik anlamda demokrasi sınıflı toplumlarda net olarak uygulanabilecek bir sistem değildir. Demokrasi, sınıfsız toplumlar için ideal bir rejimdir. Sınıflı toplumlarda demokrasi hep birilerinin aracı olmuştur. Ve maalesef demokrasi sınıflı toplumlarda “hakim olan sınıf” için gayet güzel bir sistem haline gelmiştir.
Konya’da zaman zaman birden alevlenen bir tartışma konusu ortaya çıkıveriyor. Aslında bu tür tartışmalar da demokrasi bilgisinin eksikliğinden ve demokrasi kültürünün olmamasından kaynaklanmakta.
Mesela Konya Ticaret Odası (KTO) Başkanının siyaset yapmasına engel hiçbir yasal düzenleme yoktur. Yani KTO Başkanı AK Partili, CHP’li, İyi Partili, MHP’li vb. partilerden birinde görev bile alabilir. “Efendim öyle şey mi olur” diyorsanız, KTO seçimlerine aday olursunuz veya sizin istediğiniz gibi bir aday çıkarırsınız. “Partili olan başkan” seçilir veya seçilemez. Seçilirse o zaman tutup da hakaret etme hakkınız yoktur. Ve nitekim, seçilmiş başkana hakaret etmek, ağıza alınmayacak şeyler söylemek, sadece demokrasi kültürünün eksikliği ve demokrasiye inanmamaktan dolayı olan bir şeydir.
CARGILL…
Geçtiğimiz akşam “meşhur” Cargill’in basınla buluşması vardı. Tabii ki, en azından merak ettiklerimizi sormak adına orada bulunduk. Amaçları “1000 çiftçi 1000 bereket” adı altında çiftçileri bilinçlendirmek ve üretimdeki verimliliği ve kazancı arttırmak için oluşturduğu bir sosyal sorumluluk projesini tanıtmaktı.6 ilde düzenlenen bu eğitim projesinin içerisinde üretimin yanı sıra finansal okur yazarlık, verilecek danışmanlık hizmeti, çiftlik yönetim sistemi gibi eğitimlerden inanıyorum ki çiftçilerimiz fayda sağlayacaklardır.
Cargill Ortadoğu, Türkiye ve Afrika Kurumsal İlişkiler Direktörü Dr.Ediz Aksoy programda sağ olsun sorduğumuz her soruya bıkmadan usanmadan cevap verdi. Ve yine sağ olsun kafamızdaki her soruyu da rahatlıkla sorabilmemizi sağladı. Kendilerini çok anlatamamış olabileceklerini ifade eden Aksoy, toplumdaki Cargill düşüncesinin çok doğru temeller üzerinde olmadığını da söyledi.
Tabii ki Türkiye’de bir Amerikan firması her zaman toplumun gözünde bir eksiyle başlar. Yani bunda bazen dini söylemler, bazen algı yönetimi devreye girer ve firma bilhassa rakiplerin istediği biçimde tanıtılır. Bu konuyu zaman zaman Coca Cola firması da yaşar. Yani zaman zaman ne hikmetse Cola’nın “Yahudi malı” olduğu ortaya atılır ve Filistin için protesto edilmesi istenir. Halbuki Filistin’deki en büyük iş imkanının ve fabrikanın Coca Cola fabrikası olduğu ve neredeyse Filistin’deki her aileden en az bir kişinin Coca Cola’dan rızkını sağladığı gerçeği söylenmez.
Cargill de benim anladığım kadarıyla tüm dünyada nişasta bazlı şeker (NBŞ) konusunda epey tecrübeli bir üretici. Mısırdan üretilen NBŞ için mısır üreticilerinin pazarı demek de sanırım çok yanlış olmaz.
Tabii, burada NBŞ’nin sağlığa zararlı olduğu gibi, kansere yol açtığı gibi, olumsuz söylemlerini de Ediz Aksoy’a sorduk. Bunun konuşulduğunu ancak bu konuda NBŞ’nin kanser yaptığı, sağlığı bozduğu gibi bir bilimsel verinin ortada olmadığını belirtti. Bu konu çok ilgi alanımızda olmadığı için araştırmadık ama bundan sonraki süreçte NBŞ konusunda bu verileri de ayrıca araştırma gereği olduğunu görüyorum.
Anlayacağınız biz gazeteciler olarak her şeyi sorduk. Hatta belki bazı soruları sorarken haksızlık yaptığımızı bile düşünebilirim. Ancak Direktör Ediz Aksoy gayet sakin ve açıklayıcı bir üslupla sorularımızın cevaplarını verdi. Cargill ile ilgili ön yargının kırılması gerektiği düşünülmüştür muhakkak. Tabii ki şimdi bunun karşı görüşünü de sanırım en kısa zamanda dinleyeceğiz.
AK PARTİ SKM BASINI AĞIRLIYOR
AK Parti her seçim öncesi muhakkak basınla bir araya gelmeyi ihmal etmiyor. Geçtiğimiz gün sabah da bizim gazetemizle birlikte iki gazete ve Anadolu Ajansı çalışanlarını ağırladılar. Bir kere başta şunu söylemek gerekiyor: Konya’da bilhassa merkezde, AK Parti’nin dışında parti gözükmüyor. Aynı zamanda Şu da bir gerçek ki AK Parti merkezdeki 4 belediyeyi hiç zorlanmadan alacak durumda. Yani AK Parti Konya’da basına destek vermese, reklam veremese, basınla görüşmeye tenezzül bile etmese, malumunuz, bu merkezdeki belediyeleri alması için hiçbir engel yok. Ama buna rağmen AK Parti, basına gereken özeni ve desteği göstererek, kurumsallığını belirtmiş oluyor. Muhalefet partileri yapıyorlar yapmıyorlar buna girmeyeceğim bile. Zaten Konya’daki muhalefet partileri maalesef -belki de kendilerine göre haklı nedenleri vardır- “nasıl olsa kazanamayacağız” mantığında oldukları için pek bir varlık göstermek istemiyorlar. Ve yine maalesef diyeceğim basını da çok umursamıyorlar. İşte kurumsal olmak veya kurumsal olmamakla ilgili en önemli fark da belki burada meydana çıkıyor.
Dün sabahki basın buluşmasında AK Parti’nin il yöneticileri, ilçe başkanları, belediye başkanları ve başkan adayları, milletvekilleri hepsi vardı ve bizler de istediğimiz soruları rahat rahat sorup cevaplarını aldık. Darısı diğer partilerin başına diyelim…