Kriz yönetmek
Krizler hayatımızın her döneminde kısa da olsa uzun da olsa bir zamanını işgal eder. Bu krizleri hem ferdi olarak hem de toplumsal olarak değerlendirmek gerekmektedir. Ferdi krizlerin yönetimini insanlar, kendi kendilerine zaten bulabilirler. Ama iyi yönetirler ama kötü yönetirler. Sonuçta bir şekilde yönetirler.
Biz, toplumsal krizlerdeki yönetimleri değerlendirelim.
Malum ülkemiz, tüm Dünya’da olduğu gibi bir kriz ortamından geçmektedir. Bu tür krizleri engellemekten daha ziyade yapılması gereken krizin büyümesini engellemek ve yönetimini sağlamaktır. Burada yönetim kelimesini bilerek seçtim. Çünkü bu gibi durumlarda bazen idare yönünü seçerler. İdare “idare etmekten” gelir. Bir kişinin söylediğini kayıtsız şartsız onaylamak idare etmektir. Bir kişinin söylediğinin uygun olmadığını belirtmek ve uygun olanının yaptırtmak yönetmektir.
Ülkemizde korona virüsü krizi de önceleri şark mantığıyla “bize bir şey olmaz” düşüncesinde gelişti. Çin’de insanlar bu virüsten kırılırken, bu virüsün Çin’in dışına çıkmayacağını düşünmek, sadece küresel dünyayı anlamamakla değerlendirilebilir. Ve bize bir şey olmaz mantığıyla ilk başlarda tüm dünyada ne olursa olsun bizler aynı şekilde yaşantılarımıza devam ettik. Umre’ye giden gitti geldi; Avrupa’da işi olan, gitti geldi; ithalatla, ihracatla uğraşan yaşamına aynı şekilde devam etti. Ve sonunda “bize bir şey olmaz” diyorduk ama bize de “bir şey oldu”.
Buraya kadar ki süreç maalesef yaşandı. Bundan sonraki süreçte politikaya yeni atılmış bir Anadolu insanı, Sağlık Bakanı ortaya çıktı. Açıklamalarıyla, bilindik politikacılıktan uzak, gayet haltan biri olarak, samimi bir görüntü çizdi. Ve de her vatandaşta bir sempati oluştu. Kriz iyi yönetilmeye başlamıştı. Ki her ne hikmetse sanırım birileri Bakan’a politikacı olduğunu hatırlattı ve Bakan’ın açıklamaları şekil değiştirmeye başladı.
İlk başlarda kendi halinde kalsa tüm vatandaşlar tarafından sevilen bir kriz yöneticisi bakan maalesef zaman içerisinde vatandaştan uzaklaşarak politikaya yaklaştı ve de son zamanlarda bakana karşı yapılan eleştiriler de çoğalmaya başladı.
Bir kere şunu açık ve net ortaya koyalım: Kriz yönetimini “yalanla” yürütemezsiniz. Krizde soğukkanlı olmak, yatıştırıcı olmak ve her şeyin kontrol altında olduğunu ya da olacağı izlenimi vermek gerek. Bu formül hem örgütsel hem de kişisel kararlarda geçerlidir.
Tabii ki aynı Hükümet’te hem Cumhurbaşkanı’nın, hem Sağlık Bakanı’nın, hem Milli Eğitim Bakanı’nın, hem İçişleri Bakanı’nın ayrı ayrı çıkıp açıklamaları ne kadar doğrudur, bu da ayrı bir tartışma konusudur. Ama bu konuya hiç dahil olmayacağım…
Tabii ki bu kriz aynı zamanda bir ekonomi krizi. Dolayısıyla şirketler bu krizden nasıl çıkmalıdır, bunu da konuşmak lazım?
Bu konuda Amerikan CDC’nin ve Dünya Sağlık Örgütü’nün aldığı kriz yönetimini değerlendirmek lazımdır.
Bir kere şirketler çalışanlarını korumalıdır. Krizle ilgili atılacak her adımla ilgili çalışanlarını bilgilendirmeli ve bilgilendiklerinden de emin olmalıdır.
Şirketler, çalışanların ve müşterilerin sağlığını ve güvenliğini en üst düzeye çıkaran basit ama iyi yönetilen bir dizi süreci sağlamak için özel bir ekip kurmalıdır. Acil durum planları, daha sonra uygulama, maliyet azaltma vb. yollarla portföy düzenlemesi gibi çeşitli sonuçlar için hazırlanabilir. Aynı zamanda müdahale ekibinin çeşitli senaryoları canlandırmak üzere düzenli olarak “masa üstü toplantılar” için bir araya gelmesini sağlamalıdır.
Şirketlerin, müşterileri kısa vadede bağlantıda tutmak ve onların güvenlerini tazelemek için ortak bir çaba göstermeleri gerekecektir. Envanter planlaması, indirimler ve özel teklifler, mevcut müşterileri teşvik etmeye yardımcı olacaktır.
Her şekil ve büyüklükteki şirketler, virüsün yayılmasını mümkün olduğunca frenleme çabalarını desteklemeye gayret etmelidirler. Belirli bir amaca sahip olmayı göstermek; çalışanlar, müşteriler ve daha geniş iş camiası için olumlu bir zincirleme etki yaratacaktır.
Şirketler de kriz yönetiminde bulunmak zorundadırlar. Hem bireysel olarak hem toplumsal olarak kriz yönetimi çok önemlidir. Ve de artık sadece lokal bir yönetim biçimiiçerisinde değil bilakis tamamen global bir yönetimi benimsemek şart olacaktır.