Döndü dolaştı gündem yine sığınmacılara geldi. Tabii ki İstanbul bu tür manipülasyonlar için gayet uygun bir yer. Çünkü 16 milyon nüfus var ve bu nüfusun neredeyse yüzde 90’ı İstanbullu değil. O nedenle manipülasyona çok açık bir kent. Ve de bizim gibi toplumlarda bu tür manipülasyonlar insanları etkiler.
Hatırlayanlarınız olacaktır; bundan bir 30 yıl kadar önce İstanbul’un Doğu’dan çok göç alması konusu gündemlerdeydi. “Efendim Doğu’dan gelen göç İstanbul’un sosyolojik yapısını çok etkiliyormuş”. Hatta hatırlayın, İstanbul’a vizeyle girmek konusu gibi absürt konular bile çok tartışılmıştı.
Şimdi de Suriyeli sığınmacılar konusu gündem oluşturmaktadır. Ancak bu gündemin o kadar düzenli ve sistematik şekilde oluyor olması oldukça kafa karıştırıcıdır.
Suriyelilere kapılar açıldığında yanlış yapılmış mıdır? Evet yapılmıştır. Önce bu insanlar ülkemize uyum sağlamak adına sınıra yakın yerlerde kamplarda bir uyum süreci yaşamalıydılar. Veya adaptasyon için birçok formüller bulunabilirdi. Ama bunların hepsi geçti. Ayrıca Suriyelilerin hataları, yanlışları, uyumsuzlukları sayfalarca konuşulabilir mi? Evet konuşulabilir. Ama bunların hepsi havanda su dövmekten başka işe yaramayacaktır.
Elimizde diğer ülkelerden olduğu gibi Suriye’den de gelen birçok sığınmacı, mülteci veya benzeri unsurlar ülkemizde vardır. Ama sanılmamalıdır ki bu unsurlar, Devlet’in gözetiminin dışında, başıboş bir şekilde yaşamaktadırlar. Böyle bir şey yoktur. Ancak her fırsatta ülkemize nifak sokmaya çalışan bazı güçlerin şimdiki oyunu da Suriyeli krizi yaratmaktır. Öncelikle bu oyunun bilerek veya bilmeyerek aleti olmamak lazımdır.
Bakın bu ülkede bir nifak sağ ve sol diye sokuldu. Ve bundan ülke olarak çok zararlı çıktık. Ardından şöyle bir düşünün laik-antilaik diye bu ülkeyi bölmeye çalıştılar. Hele ki bazı cemaatler ve tarikatlar bu konuda haince kullanıldılar. Ardından o da yetmedi Kürt-Türk diye bölünmeye çalışıldık ki, hala imkan bulunsa bu konuda propagandalar devam etmektedir. Sünni-Alevi ayrımı sanki bilinçsiz mi yapılmıştı. Her fırsatta bu ayrımcılık ortaya konulmaya devam etmiyor mu sizce? Tüm bunları bırakın, kadın ve erkek diye bile ayrımcılığa sevk edilmedik mi? Kadınıyla erkeğiyle aynı cephede savaşarak bu ülkeyi kuran insanlara, kadın hakları diye diye kadınları erkeklerden ayırmaya çalışmadılar mı? Ve bu olayları düşününce hangisi acaba şimdilerde devam etmiyor diye düşünsenize. Her konu fırsatını buldukça devam etmektedir. Ve tüm bu olayların ardından bütünleşerek, birleşerek daha güçlü çıkan Türk Halkını şimdi “şu Suriyeli, şu Afgan, şu Nijeryalı” diye yine ayrıştırmaya çalışıyorlar. Maksat Türk Halkını kışkırtmak aynı zamanda diğer ülkelerden gelenleri de bunun üzerine Türklere karşı kışkırtmak değil de nedir?
Bazıları bilerek bunu yapıyor çünkü bunları yönlendiren güç bunu yapmasını istiyor. Bu güç nedir derseniz; hani FETÖ’ye insanlarımızı şehit ettiren güç neyse bu da odur. 1980 öncesi sağ sol diye ayıran güç neyse bu da odur. Bu güç daha önceleri ülkemize istediğini yaptırabilen ancak artık Türkiye’nin çıkarlarına olmayan şeyleri yapmayan insanların yönettiği Türkiye’de ancak nifak sokmaya çalışabilen güçtür.
İşte bu ülkeye nifak sokmak ve kardeşliğimizi bozmak isteyen güce karşı, birlik ve beraberlik içerisinde olmaya devam etmeliyiz. Bunun tersini söyleyen hangi oluşum varsa onu da elimizle itmeliyiz. Hiç unutmayın ki, Türkiye Cumhuriyeti Devleti büyük ve güçlü bir devlettir. Hani bir Romen atasözü vardır ya; Unutmayın “Köpekler istedi diye atlar ölmez.”