Konya’nın makus talihi
24 Kasım Öğretmenler Günü kutlanıyor. Vali Cüneyt Orhan Toprak kürsüye çıkıyor. Karşısında tabiri caizse yayılarak oturan bir kişi var. “Öğretmen misin” diye soruyor. O kişi de düzelmeye çalışırken Vali Bey bu beden hareketini “evet” gibi algılıyor. Ve öğretmen olduğunu düşündüğü kişiyi en uygun cümlelerle uyarıyor.
Uyaran kim? Konya Valisi. Yani Konya’nın mülki amiri. Yani Konya’daki memurların amiri. Yani bir amir, uygunsuz gördüğü bir davranıştan ötürü memurunu uyarıyor. Olay aslında bundan ibaret.
Ama sonra ne oluyor? Memur sendikaları ayağa kalkıyor. “Vay efendim Vali öğretmene fırça attı” diye.
Bir kere hiç kimse kusura bakmasın; Vali değil kim olura olsun, karşısında uygunsuz bir şekilde “yayılan” şahsı uyarma ihtiyacı duyar. Bu ihtiyacı valinin duyması kadar da olağan bir şey yoktur.
Daha sonraki süreçte bu şahsın öğretmen olmadığı bir muhabir olduğu ortaya çıkmıştır. Vali Bey öğretmen olup olmadığını sorduğu kişinin öğretmen olduğunu düşünerek böyle bir uyarı yapmıştı. Şahıs basın mensubu olunca “uygunsuz oturmanın durumu” maalesef ki ortadan kalkmıyor. Yani hiç kimse diğer insanların yanında uygunsuz bir şekilde oturma hakkına sahip değildir. Bizim Türk Milleti olarak geleneklerimiz-göreneklerimiz vardır. Ve büyüklerimizin yanında “yayılmayı” bırakın; bacak bacak üstüne bile atmayız. Böyle bir durumda basın mensubu dahi olsa böyle bir uyarıyı yerinde ve haklı görürüm işin doğrusu.
Ve sonuçta Amir-Memur ilişkisinin geldiği aşama tüm yurtta büyük ilgi gördü. Beni telefonla arayan birçok gazeteci maalesef Vali Bey’i suçlayacak açıklamalar beklentisi içerisinde olduklarını gördüm.
İşte “Konya’nın makus talihi” dediğim olay da tam burada ortaya çıkıyor. Konya’da 10 gün Mevlana Haftası İhtifalleri gerçekleşiyor ne hikmetse İstanbul’daki 1 gecelik şarkıcı-türkücülü “şebi aruz” etkinliği kadar değer bulmuyor.
Türkiye’de birçok ilki Konya gerçekleştiriyor. Bunlar ulusal basında yer almazken; nerede bir polemik veya tartışma içeren bir konu olursa tüm kamuoyu yönünü Konya’ya dönüyor.
Eskiden beri maalesef Konya’nın bu makus talihini kıramadık. Yani Konya’da olan bir şey illaki siyasi olarak algılanma etkisi altındadır. Yani “Konya Ak Parti’nin kalesidir, buradan bir gedik açarsak bu kazanımdır” diye bakmak popülist siyaset açısından belki doğru gibi gözükebilir ama Konya’ya ve Konyalı’ya haksızlıktır.
Konya Valisi Cüneyt Orhan Toprak , geleli bir yıl olmasına rağmen Konyalı’yla özdeşleşmiş, kaynaşmıştır. Konyalı Valisini, Vali de Konyalıları sevmektedir. Dolayısıyla buradan Konya düşmanlığı yaparak, Konya’yı olmadığı bir şey gibi göstererek kimsenin eline bir şey geçmez.
Tüm bunlardan yola çıkarak, Vali Toprak ve basının arasını kötü göstermeye çalışmak; Vali Bey’le memurların arasını iyi değilmiş gibi göstererek, bundan Konya için siyasi bir niteleme yapmaya kalkmak abesle iştigaldir.
Olayın oluş biçimi ve niteliği aynen yazdığım gibidir. Bu olayı yaşayan muhabir, olayı doğrulamakta ve bu konuda yaptığı açıklamada da aynı şeyleri söyleyerek “Konya Valisi saygıyı hak ediyor” demektedir. Sayın Vali yaptığı açıklamada şahsı öğretmen olduğunu düşündüğünü söylemektedir. Yani konu yoruma açık olamayacak kadar ortadadır. Amir memurunu uyarmıştır.
Bunu illaki Konya adına kötü bir şey bulmak için deşenlere söyleyeyim; Konya halkı, Konya’ya da, gelenek göreneklerine de, Valisine de sahip çıkar.