Hafta sonunun en önemli üç olayını sanırım hepimiz biliyoruz. Bunlardan en önemlisi Türk Ordusu’nun harekâtı; diğeri İsrail’in Gazze’ye saldırısı ve birisi de Ak Parti Kongresi. Üçünün de Türkiye için büyük önemi var. Yani bu konulardan hiçbirisinin bizi ilgilendirmediğini düşünemeyiz. Konya’da da etliekmek ve düğün pilavı yemeye devam edeceğiz ama bunları da aklımızın bir köşesinde tutmamız gerekir. Bugün Ak Parti Kongresini yazayım da yarın diğer iki konu hakkındaki fikirlerimi belirteyim.
Ak Parti’nin olağanüstü kongresi konusunda öncelikle yanlış bilinen bir konuyu açıklamak gerekir. Genelde vatandaşın kendi arasında Ak Parti’nin, ilçe ve il kongrelerini yapmadan genel kongresini yaptığıyla ilgili bir algı var. Yani bu algıyı oluşturarak güya demokratik bir tanımlama yapmayı hedefliyorlar. Ama işin doğrusu şudur: Olağan kongreler ilçe, il ve büyük kongre sıralamasıyla yapılır. Ancak bunun dışında Genel Başkanlık kurumunun istemiyle veya kongre delegelerinin belirli bir çoğunlukta imzalı istemiyle de olağanüstü kongre toplanabilir. Ak Parti olağanüstü kongresinin durumu budur.
Yine kongreye geçmeden önce biraz Konya siyasetinden de bahsetmek gerekir. Zaman tabii ki mikro milliyetçilik ya da hemşericilik zamanı değildir illaki. Ancak bizim sosyolojimizde bu değerler hep var olmuştur. Bundan sonra da var olacaktır. Ben de bu bağlamda Konya’yı seven bir Konyalı olarak her partinin üst yönetimlerinde, devlet yönetiminde Konyalı görmekten; Konyalı iş adamlarının başarısından, mutluluk ve gurur duyan birisiyim.
Mesela MHP Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Kalaycı, bence hem MHP’nin hem de Konya’nın gurur kaynağı olarak en güzel örnek. Gerek CHP’de gerek İyi Parti’de gerekse Ak Parti’de de aynı derecede Konyalı hemşerilerimizi görmek istemek sanırım anormal bir durum değildir.
İyi Partili Vekil Ünal Karaman, Konya’da büyümüştür. Çok iyi bir sporcudur. Çok başarılıdır. Kendisini şahsen de çok severim. Bunların hepsi tamam ancak Sayın Karaman, Konya sosyopolitiğini bilmez. Hatta daha ilgincini söyleyeyim; Ünal Karaman Trabzon sosyopolitik yapısına daha da hakimdir. Dolayısıyla İyi Parti Genel Merkezi’nde Konyalı bir temsilci yoktur. Son dönemin popüler partisi Yeniden Refah Partisi’ne gelince; onun milletvekili yeni bir evlilik yapma düşüncesinde olduğu için gündeminde sanırım Konya teşkilatı veya Konya yoktur diye düşünüyorum. Gelecek Partisi’nin Saadetli Vekili Hasan Ekici de malum GP ve SP, hazineden yardım parası alabilmek adına 20 kişilik grup kuran vekillerin içerisinde ruhen Gelecek Partili ama fiilen Saadet Partili. Her neyse…
Önümüzdeki günlerde artık CHP de kongresini yapacak. Bakalım CHP yönetiminde Konyalı bir hemşerimizi görebilecek miyiz? Ak Parti hafta sonu kongresini yaptı ve Konyalı bir yöneticimiz olmadı. Şimdi gelelim bu konuya…
Particilikte önemli olan yaratılan etkidir. Konya ili Ak Parti için çok önemli bir etki alanıdır. Konyalı yüzde 70’lerde oy vererek Ak Parti’yi kayıtsız şartsız desteklediğini belirtmiştir. Ak Parti’ye bu denli destek veren bir yapının Ankara’da Genel Merkez’de bir temsilcisi olması kadar doğal bir durum yoktur. “Konya’nın neden Ak Parti Genel Merkezi’nde bir temsilcisi olmamıştır” konusunun cevabı aslında Konya’daki tüm partiler için aynıdır.
Partiler bir isim belirleyip bu ismin etrafında birleşmelidirler. Bu isim, partide “delege ağası” olan ya da parti üyelerince “iyi” bilinip, sokakta tanınmayan isimlerden olamaz. Bu isim Konya’da herkesin bildiği, tanınan bir isim olmalıdır. Bu ismin etrafında tüm partililer birleşmelidir. O zaman parti teşkilatı genel merkeze gittiklerinde “bizim genel başkan yardımcılık için adayımız şu isimdir” diyerek genel başkana, o tek ismi sunarlarsa, hiçbir genel merkez bu talebe duyarsız kalamaz.
Peki, Konya’daki durum nedir derseniz?
Burada, partilerde durumlar oldukça farklı. Partide söz sahibi herkes kendine göre bir aday belirler. Ardından bu adayı genel merkeze götürür. Diğer adayları kötüler. En iyi aday kendi getirdiği adaydır çünkü. Genel merkezin en sevdiği sistemdir bu. Ardından genel merkez, bu kadar bölünmüş bir gücü hesaba almadan üzerini çizer geçer.
Ak Parti’de de işte bu yüzden Konyalı bir genel başkan yardımcısı göremedik. Çünkü Ak Parti Konya teşkilatında o kadar çok “baş” var ki; her “baş”tan çıkan ses bir kakafoni olarak genel merkezde dinlenmiyor bile…
Milletvekilleri ayrı bir baş, il başkanlığı ayrı bir baş, bazı ilçe başkanları ayrı bir baş, belediye başkanları ayrı bir baş ve böyle onlarca başın olduğu yerde genel merkezin dinleyeceği bir baş bulunmaz. Ve bu nedenle de hükümet partisi Ak Parti’ye en fazla desteği veren Konya’dan, bir genel başkan yardımcısını bırakın bir MKYK üyesi bile çıkmaz.
Bu durumu sadece Ak Parti’nin iç durumu gibi görmeyin. Bu durum Konya için de bir engeldir. Aynı hastalık CHP’de de şimdiden başlamış durumda. Genel merkezde herkes parti meclisi üyesi olmak için kulisler yapıyor. Daha doğrusu kulis değil, dedikodu yapıyor demek daha doğru olur. “Falanca olmasın benim adayım daha iyi” dedikodusu, büyük ihtimalle hiçbir aday, CHP Genel Merkezinde de ciddiye alınmayacak gibi gözüküyor.
Yani anlayacağınız Konya’da politikanın durumu bu. Hani yengeç sepetindeki yengeçler hareket etmeseler birbirlerini ısırmayacaklar ama hareket ettikçe birbirlerini ısırırlar ya durum aynen böyle. Hareketsiz dursalar hiçbiri kimseyi ısırmayacak ama hareketsiz duramıyorlar. İşin kötüsü ısırılan hep Konyalı oluyor. Onlar yine koltuklarına oturmaya devam ediyorlar.
Dostlukla kalın.