KIRMIZI MI, MAVİ Mİ?
Aylardır herkes denetimlerin yapılmadığından, kontrollerin yetersiz olduğundan dem vurarak bas bas bağırıyor. Bizler basın mensupları olarak 11 aydır bu konuyu gerek yazılarımızda gerek sosyal medyalarımızda bıkmadan duyuruyoruz ama maalesef asıl bunu anlaması gerekenler hep duyarsız kaldılar.
Bürokratik irade yani ili yöneten bürokratlar bu konuda nedense sessiz kaldı. Siyasi irade de yani hükümet partisi vekilleri de bürokratik iradenin yetersizliğini görmezden geldi. Ve nitekim Konya’da pandemi süreci önü alınamaz bir durum oluşturdu. Yazılarımı takip edenler hatırlayacaklardır; aylar önce bir yazı yazdım ve neredeyse tüm Konya’yı gezdiğimi ancak bir denetleme durumuyla karşı karşıya kalmadığımı ifade etmiştim. Hatta pandemi sürecinin önemini görmezden gelerek denetleme konusunda zayıf kalan Emniyet ekiplerinin, trafikte ceza kesebilmek için araçların 50km hızla mı, 70km hızla mı gittiğinin peşine düşmesini eleştirmiştim. Bu yetersiz denetimi göremeyen veya önlemini almayan Sayın Vali’yi de birçok kez eleştirmiştim. Keşke eleştirilerimiz görmezden veya duymazdan gelinmeseydi de şimdi biz de pandemiden kurtuluyor olmanın sevincini ve keyfini yaşasaydık.
11 aylık süre içerisinde, iki bakanıyla –ki bunlardan birisi sağlık bakanı-, genel başkan yardımcısıyla, MYK üyesiyle, TBMM’de Komisyon Başkanıyla, Cumhurbaşkanı Danışmanlarıyla ve milletvekilleriyle, Siyasi İrade de maalesef bu duruma gereken önemi göstermedi.
Bu durum için bir de “vatandaşın dikkatli olmadığı, suçun vatandaşta olduğu” gibi bir algı yaratılmaya çalışıldı. Hâlbuki tam tersi, Konya’da vatandaş kurallara gayet saygılı idi. Kurallara uymayan çok çok küçük bir grup belki vardı. İşte zaten kontrol ve denetleme bunun için yapılması gerekirdi. Emniyet güçleri burada devreye girmeliydi. Zaten kural ihlallerinin, suçların önlemleri ve denetlemeleri bu tür küçük gruplar için düzenlenir.
Nitekim Konya maalesef pandemi krizini iyi yönetemedi. İyi yönetemediği için de haritada mavi renk yerine yüzümüz gibi kırmızı bir renkle karşılaşıyoruz. Ve de görünen o ki bu konuda hiç kimse ne yapacağını bilmiyor. Bu “kırmızı” da her geçen hafta daha da koyulaşıyor.
KADINLARIMIZI HATIRLAMAK
Bugün 8 Mart Dünya Kadınlar Günü. Genelde böyle özel günlerle ilgili “senede bir gün mü kutlanacak” gibi gereksiz ve boş laflar söylenir. Hatta tüm özel günler için bu tür laflar söylenir. Bu sözlere hiç katılmam. Öncelikle bu tür özel günlerin “farkındalık yaratmak” insanlara konuyu bir kez daha hatırlatmak için iyi bir fırsat olduğunu düşünmek gerekir. Dünya Kadınlar Günü de kadının dünya içerisindeki yerini, önemini, bir kez daha hatırlatmak için güzel bir gün olduğunu belirtmeliyim. Tabii ki insanları bölmeye çalışanların, bu durumdan yararlanmasını da engellemek gerekir.
Daha önceleri sol-sağ diye bölmeye çalışmışlardı. Daha sonra laik-anti laik; sunni-alevi vb. birçok ayrımcılığı ortaya koyan bazı çevrelerin şimdi de kadın-erkek diye ayırmasına fırsat vermeden ama kadının bu toplumun temel yapısı olduğunu da unutmadan, farkındalığı yaşatmalıyız.
Bu vesile ile tüm insanların 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü de kutluyorum.
Dostlukla kalın.