Geçtiğimiz hafta da yazmıştım, Büyükşehir Belediyesi'nin düzenlemiş olduğu festivallerde ortak olarak gözüken sonuç; Konyalı hemşerilerimiz, Pandeminin de getirdiği kısıtlamalar sonrasında bu tür faaliyetleri özlemişler. Konya Kitap Günlerinde de benim gördüğüm temel sonuç buydu.
Geçtiğimiz Cuma günü kapılarını açan kitap günlerinin resmi açılışı da cumartesi günü yapıldı. Cumartesi günü hem de büyük bir izdihamla karşılaşıldı. Tabiri caizse “iğne atsan yere düşmeyecek" şekildeydi. Bu da sanırım hem katılımcı kitap firmalarını hem de Büyükşehir Belediyesi başta olmak üzere tüm düzenleyici kurumlan memnun etmiştir diye düşünüyorum.
Şunu da yazımın başında belirtmeden geçmeyeyim; bilhassa çocukları olanlar için çocuk kitapları oldukça büyük yer kaplamış durumda. Çocuklarımızın bilhassa kitap sevgisi için orayı görmeleri çok doğru bir karar olacağından eminim.
Milli Eğitim Bakanlarımızdan Nabi Avcının açılışında bulunduğu Konya Kitap Günlerinde Tarihçi Erhan Afyoncu, Gazeteci Nedim Şener, İlahiyatçı Mustafa Karataş ve emekli subay Mete Yarar’ın söyleşileri ilk günün söyleşileriydi.
Tabii ki kişisel olarak herkesin kendisine göre görmek istediği yazarlar da vardır. “Keşke onlar da katılsaydı” diye düşünceler oluşmuştur. Ancak bunlara çok takılmaya gerek yoktur. Ben inanıyorum ki diğer festivallerde olduğu gibi Konya Kitap Günlerinde Türkiye’de adını duyuracak ve gelenekselleşecek bir yapıya sahip olacak, vazgeçilmez bir Kitap Fuarı özelliğini kazanacaktır.
Tabii ki kimin katılmadığından çok katılanları iyi değerlendirmek gerekir. Bir kere “Eski Türkiye’nin kalıntıları olan, kendilerine “Atatürk düşmanlığıyla" yer bulmaya çalışan; “sözde yazarların" Konya’da işleri olmamalıdır. Çünkü artık bu devir geçmiştir. “Atatürk düşmanlığı" tabiri caizse prim yapmamaktadır.
Artık tüm ülkemizde vatandaşlarımız yarım yamalak tarih bilgileriyle kendisini tarihçi göstermeye çalışan; yarım yamalak dini bilgileriyle kendisini ilahiyatçı göstermeye çalışan, yarım yamalak ekonomi bilgileriyle kendisini ekonomist olarak göstermeye çalışan popülist kimliklere itibar göstermemektedir.
Artık Hükümet kanadı bile bu tür manipülasyon yapanların kendilerine zarar verdiğini gayet açık görebilmekte ve bun tür kişilerin kendilerini temsil etmediğini kabul etmektedir.
20 yıllık iktidar döneminde tarihin yalanlar üzerine kurulamayacağını, İslam dininin insanların kendi çıkarları için kullanılmayacağını, ekonominin temel ilkelerinden vaz geçilemeyeceğini, artık tüm vatandaşlarımız anlamıştır. Dolayısıyla bu konulardan nemalanan yazar-çizer ve diğer tüm insanların toplum içerisindeki saygınlıkları da göz önüne serilmiştir.
İşte bu nedenlerle Konya Kitap Günlerine kimlerin gelmediği değil, gelenlerin çok dikkatli değerlendirilmesi gerekliliği daha büyük önem arz etmektedir.
Önümüzdeki hafta Pazar gününe kadar sürecek olan Konya Kitap Günleri muhakkak ziyaret edilmeli ve de bu günlerden yararlanılmalıdır. Bu arada çocukların da özellikle bu ziyaretten faydalanmaları sağlanmalıdır.
Dostlukla kalın.