Hiç lafı uzatmaya gerek yok. Türkiye’de adalet çok uzun süredir yaralı bir biçimde işlemektedir. Yani hani bir Adalet Bakanının personel alımında söylediği bir söz vardı: “Kendi partilimi almayacağım da başka partiliyi mi alacağım” diye. İşte o zamanlarda da ülkedeki en büyük sorunlardan biriydi adalet.
Adalet herkese ihtiyaçtı ama ülkede de en fazla eksikliğini yaşadığımız konuydu. Yıllarca ülkede yaşayan tüm partilerin şikayet ettiği konu adaletti.
Genelde, bilhassa muhalefete düşen partiler adaletten yakınırlarken, iktidardaki partiler de adaletten şikayet etmenin yersiz olduğunu savundular. Bu kısır döngü süregeldi.
Ancak şimdilerde bu olayı biraz daha farklı değerlendirmek lazım.
Genelde bu konuda yazdığım yazılara cevaben bana demokrasi dersi verenler oldu. Yani onlara göre karşındaki terörist de olsa, suçlu da olsa demokrasiden yararlanması gerekliliğini anlatanlar olmuş.
Bu konuda şunu açıklamak gerekir. Demokrasinin belki de tek askıya alındığı durumlar savaş halleridir. Ve Türkiye şu anda bir savaş içerisindedir. Güneyinde, Suriye ve Irak’ta bir savaş vermekte olduğu gibi aynı zamanda ülke içerisinde PKK ve FETÖ gibi terör örgütleriyle savaş vermektedir. Bu savaş içerisinde demokratik mücadele vermeyi savunmak olsa olsa tek kelimeyle saflık olur diye düşünüyorum.
Bu savaşta, devletin daha iyi mücadele verebilmesi için OHAL ilan edilmiştir ve halihazırda devam etmektedir. Yani ülkede, vatandaşlar olarak her ne kadar bu savaşın farkında ve içinde olmasak da devletin bu savaşın içerisinde olduğunun farkındayız. En azından verdiğimiz şehitler bu savaşın şehitleridir.
Şimdi bu savaş içerisinde, OHAL uygulaması durumunda çıkıp “adalet arıyorum” derseniz; karşılığında sorulacak soru “ kim için adalet arıyorsun” olacaktır. Çünkü şu zamanlarda adalet isteme ihtiyacı duyan bilhassa iki grup vardır birisi PKK-HDP çizgisi, diğeri FETÖ çizgisidir.
PKK-HDP çizgisinde olanlar devletimizle doğuda ve Suriye-Irak hattında savaşanlardır. FETÖ çizgisindekiler de yine devletimizi zaafa düşürmek ve sömürge durumuna sokmak için savaşanlardır. Güçlü devletimiz karşısında başarılı olamayıp, emellerine ulaşamayıp, yakalanan ve şimdi de “adalet” isteyenlerdir.
Bu kişiler devletin içerisindeki ulusalcı kesimlere tuzak kurup, sahte delil üretip, onları hapse koyan ve o dönemde hiç adaletten bahsetmeyen kişilerken, şimdilerde “adalet” diyerek buna da Ana Muhalefet Partisi Genel Başkanını alet etmektedirler.
Ülkeye savaş açanların, vatanına ihanet edenlerin, en adaletli sonucu dünyanın her yerinde bellidir. Türkiye’de de böyle olacaktır.