Bazı insanları anlamakta güçlük çekiyorum. Yani ne yapmaya çalıştıklarını, neyi savunduklarını, ne amaçladıklarını anlamak gerçekten çok zor.
Trabzon’un Tonya ilçesinde İstiklal Marşı’nın kabulünün yıldönümünü kutlayan bir okulda öğrenciler İstiklal Marşı’nı Arapça okumuşlar. Şimdi buradaki amaç ne olabilir?
Yani vatandaş o kadar lüzumsuz işlerle uğraşıyor ki, anlayabilene aşk olsun. Ulusal marş, bir ülkenin, bağımsızlığının simgesi olan, vatandaşlarını birlik ve beraberlik içerisinde olmasını sağlayan, onuru, haysiyeti, kişiliğidir. Ve tüm vatandaşlar ulusal marşlarını sevmek ve saygı göstermek zorundadırlar. Aynen bayrak gibi…
Sanki İstiklal Marşı’nı Arapça okuyunca daha farklı bir kutsallık mı kazanacak. Zaten İstiklal Marşı hepimiz için çok önemli ve kutsaldır. Yani bir şeyin Arapça olması onu kutsal hale getirmez. İngilizce, Almanca, Fransızca ne ise Arapça da bu şekilde yabancı ülkelerden birinin dilidir. Hatta bilenler bilirler, Arapça dili ile Kuran’ı Kerim’de kullanılan dil de aynı değildir.
İstiklal Marşı’nı Arapça okutmaya kalkan bu mantık. Aynı şekilde Atatürk düşmanlığı yaparak, İsmet İnönü düşmanlığı yaparak, kendilerine kimlik yaratma derdine düşmüşlerdir.
Birileri İstiklal Marşı okunurken ayağa kalkmaz; birileri Atatürk heykelleriyle, büstleriyle salaklığın doruğuna çıkmaya kalkar. Birileri televizyonlara çıkar, sanki hadleriymiş gibi ülkeyi kuranlara saldırmaya kalkar. Yani anlayacağınız böyle bir saçma sapan ilişkiler yumağı içerisinde kıvranıp duruyoruz.
Halbuki Türk insanının derdi, neredeyse 80sene önce Hakk’ın rahmetine kavuşmuş olan Atatürk’le kavga etmek değildir ki…
Atatürk, bu ülkenin bir değeri, kurucusu, lideri, kurtarıcısıdır. Bunun karşısına ne koyarsanız koyun, bir ciddiyeti olamaz. Hani bazı popüler olmak için orada burada Atatürk’e sallayıp da daha sonra “yanlış olmuş” diye özür dileyen, kendisini tarihçi sanan bir zevat var ya, işte ciddiyetsizliğe en önemli misal de bunlardır.
Bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı, ülkesinin değerlerine yani, bayrağına, İstiklal Marşı’na, kurucusuna, saygı gösterecektir. Eğer bu değerlerine gösteremediği saygıyı başka ülkelerin reklamını yaparak, o ülkelere saygı gösterme merakı varsa, o zaman da o ülkede gidip, yaşayacaktır.
Yani Türkiye’de birey olmanın özgürlüğünü yaşarken, bunu borçlu olduğu kişilere ve kurumlara, değerlere saygı göstermemenin en basit haliyle adı nankörlüktür.
Ay-yıldızlı bayrağımız gururumuzdur. İstiklal marşımız onurumuzdur. Bunları armağan eden Atatürk de atamızdır. Bunun dışında konuşanlar kendi vatan sevgilerini ve imanlarını bir kontrol etmelerinde yarar vardır.