Aslında bugün yazım ramazan ayı ile alakalı olmalıydı. Ve biliyorum ki birçok köşe yazarı da yazısını “ramazan geldi hoş geldi” tadında yazacak. O tür bir yazıyı ramazan içerisinde bir gün nasıl olsa yazarım diyerek asıl konuma geçeyim.
İlk olarak bir endişemden bahsedeyim.
Ramazanın da gelmesiyle Konya’da trafik sorunu bilhassa akşam saatlerinde had safhaya ulaşacaktır. Bu sorunun çözümü ile ilgili önceki senelerde bir yol güzergahı çalışması falan yapılırdı bu sene bunu görmedim. Umarım bir trafik keşmekeşi içerisinde kalmayız. Aslında bu konuda yapacak da pek fazla bir şey yok. Trafik, bir şehirlilik kültürüdür. Yani bir kültür işidir. Toplumsal kültürünüz ne kadar yüksekse o kadar sorunsuz bir şehirsinizdir. Bu durumda maalesef Konya’da trafik sorununun çözümünün tek yolu, toplu taşıma araçları dışındaki araçların trafiğe çıkmasını yasaklamaktan geçmektedir.
Hafta sonu ilgimi çeken bir olaydan da bahsedeyim.
Emniyet telsizini dinlediğimiz sırada bir anons geçti. İhsaniye civarında bir dükkan konusunda hırsızlık şüphesiyle ilgili bir şikayetten bahsedildi. Önce bu ihbara bir ekip görevlendirildi ve bu ekip, dükkanın dışından baktığını ve içerde kimsenin gözükmediğini söyledi. Daha sonra sanırım ihbarlar devam etti ve bu sefer bir ekip orada dükkan içindekilerle görüşüldüğünü, dükkanı yeni kiralamış olduklarını söylediklerini falan söyledi. Daha sonra aradan sanırım 1-2 saat geçti ki bir telsiz anonsu aynı dükkandan hırsızlık gerçekleştiğini ve olay yeri ekibinin gelmesini duyurdu. Hadi bakalım gelin çıkın işin içinden. Ben şahsen çıkamadım.
Hafta sonu için bir çift lafım da Büyükşehir Belediyesine…
Malumunuz olduğu üzere Konya Büyükşehir Belediyesi çeşitli yerlere “Kafem” adı altında kafeler yaptı. Biz de cumartesi günü Akyokuş’taki kafeye dostlarla gidelim dedik. Saat 16.30 gibi oraya vardık. Amacımız birer çay-kahve içip kalkmaktı. İçeriye girdik. Garson “içeriye servisimiz yok dışarıya servisimiz de 10 dakika sonra başlayacak” dedi. Bu kuralı kimin koyduğunu sorunca da “şefimiz bize söylüyor biz de öyle yapıyoruz” dediler.
Peki, acaba burası belediyeye ait olmasaydı da bir şahsın olsaydı, bu şahıs böyle mi işletirdi? Hizmet satın almak isteyen müşteriye “10 dakika sonra servise başlayacağız” mı derdi?
Bizlerin parasıyla bu tür işletmeler kuruyorsanız, bunu ticaretin şartlarına göre yapmak durumundasınız. Bu işler veballi işlerdir. Eğer vatandaşın parasıyla kurduğunuz işlerde yapacağınız hatalardan dolayı zarara uğratırsanız ya da memnuniyetsizlik yaratırsanız, bunun vebalini ödemek çok kolay olmaz.
Belediye olarak ticarete soyunuyorsanız, ticaretin gereklerini de sonuna kadar yapmalısınız. Aksi halde müşterileriniz(!) de “kafe işletemeyenler belediyeyi nasıl yönetecekler” diye bir eleştiri alabilirsiniz.