İnsanların birbirini sevmesinin ne denli önemli olduğunu sanırım hepimiz biliyor ve kabul ediyoruz. Ben bugün daha ilginç bir şey söyleyeyim; bırakın insanların birbirini sevmesini sadece birbirine azıcık bir gülümsemesinin bile ne denli önemi olduğunu unutmayın.
“Küçük kız, hüzünlü bir yabancıya gülümsedi.
Bu gülümseme, adamın kendisini daha iyi hissetmesine sebep oldu. Bu hava içinde yakın geçmişte kendisine yardım eden bir dosta teşekkür etmediğini hatırladı. Hemen bir not yazdı, yolladı.
Arkadaşı bu teşekkürden o kadar keyiflendi ki, her öğlen yemek yediği lokantada garson kıza yüklü bir bahşiş bıraktı. Garson kız ilk defa böyle bir bahşiş alıyordu.
Akşam eve giderken, kazandığı paranın bir parçasını her zaman köşe başında oturan fakir adamın şapkasına bıraktı. Fakir adam öyle ama öyle minnettar oldu ki, iki gündür boğazından aşağı lokma geçmemişti.
Karnını ilk defa doyurduktan sonra bir apartman bodrumundaki tek odasının yolunu ıslık çalarak tuttu. Öyle neşeliydi ki, bir saçak altında titreşen köpek yavrusunu görünce, kucağına alıverdi.
Küçük köpek gecenin soğuğundan kurtulduğu için mutluydu. Sıcak odada sabaha kadar koşuşturdu.
Gece yarısından sonra apartmanı dumanlar sardı. Bir yangın başlıyordu. Dumanı koklayan köpek öyle bir havlamaya başladı ki, önce fakir adam uyandı. Sonra bütün apartman halkı… Anneler, babalar dumandan boğulmak üzere olan yavrularını kucaklayıp, ölümden kurtardılar.
Bütün bunların hepsi, beş kuruşluk bile maliyeti olmayan bir tebessümün sonucuydu.”
Ne diyorsunuz? Çok inandırıcı gelmediyse siz de yarın sabah bir deneyin. Belki kim bilir sizin gülücüğünüz de bir veya birçok hayat kurtarabilir. Bence denemekte yarar var.
Orhan Veli’yi örnek almak lazım gülümsemekle ilgili:
“Sokakta giderken, kendi kendime
Gülümsediğimin farkına vardığım zaman
Beni deli zannedeceklerini düşünüp
Gülümsüyorum.”
İyi hafta sonları…