Son günlerde yoğunluktan köşe yazısı yazmaya vakit bulamıyordum. Sağ olsun dostlar da sorup duruyorlardı: “neden yazmıyorsun” diye…
Yıllardır köşe yazısı yazıyorum. Ve hiçbir zaman şimdilerde olduğu kadar zevk almadığım bir dönem yaşamadım.
Eskiden köşe yazısı yazdığınızda, okuyucuyla yazar arasında bir bilgi alışverişi oluyordu. Adam yazıyı okuyordu, ardından katılmadığı yönleri veya doğru bulduğu yönleri sizinle paylaşıyordu. En azından yazar için de yeni bir bakış açısı oluşuyor ve karşılıklı bir bilgi alışverişi olabiliyordu.
Şimdilerde yazar yazıyor. Herkes okuyor. Hoşuna gitmeyen direk küfür ediyor. Hoşuna giden de umursamıyor.
Bürokrat, iyi bir iş yapıyor, adamı övüyorsun. Adam bir geri dönüp de teşekkür edemiyor. Veya bir yanlış görüyorsun, bunu yazıyorsun. Bunu yazdığın için senin dışında herkes aranıyor ve bu yazının yazılmaması gerektiği anlatılıyor. Neden? Çünkü doğru olup olmaması önemli değil; önemli olan yazının muhatabının ne kadar güçlü olduğu…
Peki, neden bu duruma geldik?
Çünkü artık “Devlet adabı” konusunun eğitiminde zorluklar yaşamaktayız.
Tek kutuplu bir Konya’da bunu geliştirmenin gereğine bile inanmaz duruma gelmişiz. Nasıl olsa, Devlet’i yöneten belli, Hükümet belli, yerel iktidar belli, o zaman zaten gelişmeye gerek yok. Herkes halinden oldukça memnun.
Halbuki, bu madalyonun bir de diğer yüzü var. Yani bugün iktidar olamayanlar, yarın iktidar olduklarında bu tür gelişime açık olmayan bürokratların, politikacıların, idarecilerin hiçbiri değerlendirilmeye gerek duyulmayacak.
Yani düşünsenize en yeni gazetecilerden, birkaç yıllık olanlar bile, onlarca değişen bürokrat görmüştür.
Her neyse, işte yazdığınız yazı bir şeyler verebilmeli. Aksi halde “laf olsun, torba dolsun” diye yazı yazmak benim tarzım olmadı hiçbir zaman.
Gazete malumunuz olduğu üzere bir kültür işidir. Ayrıca yerel gazeteler tüm dünyada çok fazla önem arz eder. Tabii ki kültür ve önem arz eden bir yayın organının, okuma oranının ve kültür seviyesinin çok düşük olduğu yerlerde karşılık bulması çok da kolay değildir.
Ancak şu bir gerçektir ki, gazetenin yerini hiçbir zaman internet alamayacaktır. Eğer öyle olsaydı; bundan yıllar önce Avrupa’da ve ABD’de gazeteler kapanmaya gitmeleri gerekirdi. Dolayısıyla gazeteler var olmaya devam edecek. En iyisi benim bürokratlara önerim gazeteler kısa bir süre sonra yok olacakmış gibi davranmak yerine, gazeteler var olmaya devam edecek; var oldukları müddetçe de yazılar yazılmaya devam edecek ve Devlet adabı içerisinde ne yapılması gerekirse o konuda çalışmanın daha yararlı olacağına kendilerini alıştırmalarıdır.