Her fırsatta bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmanın “cehaletten” kaynaklandığını yazmaktayım. Ve bundan sonra da yazmaya devam edeceğim. Maalesef ülkemizde henüz terimler anlamını kazanabilmiş değil. Mesela en bariz örneği şöyle verebilirim. Solcu, sosyal demokrat, sosyalist, komünist, demokratik sol, denildiği zaman vatandaş bunların hepsini aynı potada değerlendirir geçer. Halbuki bunların hepsi ayrı ayrı terimler ve ayrı ayrı kurumlardır. Bir sosyal demokratın komünizme bakışıyla, bir liberalin veya bir muhafazakarın bakışı arasında pek fazla bir fark göremezsiniz.
İşte bunun gibi maalesef terimlerin anlamlarını bilmiyoruz. Ne derken, aslında ne demek istiyoruz bilemiyoruz.
Adam elinde kül tablası tutuyor, “bu bardaktır” diyor. Ondan sonra da bu konuda inatlaşıyor. İşte bunun en güzel yolu, kendini küçük düşürmeden, bilgi sahibi olarak bir şeyleri savunabilmek veya konuşabilmektir.
Yine örnek vermek gerekirse; Türkiye’de sosyalist parti olduğunu söyleyen Vatan Partisi (VP) var. Bu partinin genel başkanı herkesin bildiği bir isim Doğu Perinçek.
Şimdi normalde VP sosyalist bir parti olması nedeniyle CHP’ye daha yakın olması gerektiği gibi bir algı var. Halbuki, CHP de, AK Parti de Vatan Partisi de ayrı ayrı partiler. Ve de VP diyor ki “AK Parti ve Genel Başkanı Erdoğan FETÖ ile mücadele ediyor, PKK ile mücadele ediyor, ABD ile mücadele ediyor ve bu konularda ona desteğim; CHP ise HDP ile işbirliği yapıyor o nedenle onunla bir araya gelmem.” Diyor. Bu açıklamaları basından izliyorsunuzdur. Ama yine bilgisiz insanlara sorarsanız bir toptancı anlayışıyla her fikri toptan bir sepete koyuveriyor.
Bununla ilgili olarak, herkes hatırlayacaktır; KKTC’de 17 Nisan 2005 tarihinde bir cumhurbaşkanlığı seçimi yapıldı. Bu seçime Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) adayı Mehmet Ali Talat ve Demokrat Parti (DP) Genel Başkanı Serdar Denktaş’ın (biraz da Annan planı etkisiyle) çekişmeleri damga vurmuştu.
Buradaki ilginç yapılanma şöyleydi: CTP, KKTC’nin sol partisiydi. DP ise KKTC’de sağ partiydi. Yani o dönemde Türkiye’de AK Parti sağ parti, CHP ise sol parti olarak siyaset yapmaktalardı. Türkiye’nin sol partisi CHP, KKTC’de sağ parti olan DP’nin adayını destekliyordu. Türkiye’de sağ parti olan AK Parti ise o dönemde KKTC’nin sol partisi olan CTP’yi destekliyordu. Bunun partilerin kendilerine göre çeşitli sebepleri olabilir, izah edilebilir ama sonuçta tablo buydu.
Zaman zaman yine yazdığım bir konu; mesela bazen gençlere bakıyorum kendilerini hem CHP’li, hem “Deniz Gezmiş”çi, hem “Che”ci, hem sosyal demokrat, hem Atatürkçü olarak görebiliyor. İşte bu da maalesef bilgi eksikliğinden kaynaklanan bir yanılgı olarak hep gözümüzün önünde duruyor.
Bir “dinci”, inandığı dine aykırı hareketlerde bulunuyorsa bunun adı sahtekarlıktır. Ama hem sosyal demokratım hem Atatürkçüyüm diyen birisi cahildir.
Dolayısıyla yapmamız gereken, sadece siyasette değil, tüm durumlarda bilgi sahibi olmak en gerekli yetidir.
Uğur Mumcu’nun “bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olanlar” lafı bu durumu aslında en güzel özetleyen sözdür.
İyi hafta sonları.