Gençlik her zaman etkilere karşı en kolay tepki veren gruptur. Yani gençliği bir konuya ikna ettiğiniz takdirde, en kolay tepki veren ve de durumun öncülüğüne soyunan gruptur. 1968 gençliği tüm dünyada değişimi yaratan bir grup olmuştur. Bu gençlik, ülkemizde de birçok değişikliğin simgesi olmuştur.
1980 darbesinden sonra, cuntanın da kullandığı, gençlik, olmamış mıdır? Ülkede siyasetten uzak tutulmaya çalışılan gençlik pop kültürüyle, arabesk kültürüyle donatılmaya çalışılmıştır. Pop müzikteki etkileşimler, ortaya yeni çıkan sözde “idollar” olduğu gibi; küçük şarkıcı furyası da arabeskin dayanağı olmuştur.
“Emperyalist siyaset” müzik gibi birçok ögeyi toplumları etkilemek için kullanır. Din de bunlardan biridir. “Arabistanlı Lawrence” adıyla bilinen İngiliz Ajanı Thomas Edward Lawrence ya da kendisini Arabistanlılara tanıttığı şekliyle John Hume Ross’un “şeyhlik” alması en ilginç örneklerden biridir.
Yakın zamanda hepimizin bildiği adıyla “Ilımlı İslam”, Emperyalizmin koyduğu isimle “modern İslam” projesi de önümüze konulmaya çalışılan bir gençliği ikna metodundan başka bir şey değildir. Buna göre “La ilahe İllaAllah” kelimesini Hristiyanlar da, Museviler de, Müslümanlar da söylemektedir. “‘Muhammeden Rasulullah’ demesek ne olur” mantığı hakimdir. Böylece sözde “dinler arası diyalog” yaratılmaya çalışılmaktadır. Bu projenin sahibi olan Emperyalizm, ülkemizde de FETÖ’yü bu konuda kullanmamış mıdır? Burada yaratılmaya çalışılan da aslında “dinsiz bir din” yaratmaktan başka bir şey değildir.
Şimdi de gelinen aşamada da “LGBT reklamları” aynı Emperyalizmin değişik versiyonlarından bir tanesidir. Burada da yine toplum yapısı değiştirilmek istenirken “eşcinselliğe özgürlük” adı altında hem toplumların dinamiklerini yok etmek hem de “cinsiyetsiz bir toplum” yaratarak toplumların sadece Emperyalizmin istediği biçimde çoğalarak yönetme ve yönlendirmesini kolaylaştırmaktan başka bir şey değildir.
Sanki zararsız demokratik talepler gibi gözüken konuların arkasındaki Emperyalist oyunların neticesini görmek gerekir. Bu neticeyi görmeden sanki konu bir demokrasi sorunuymuş gibi algılatılmaya çalışılırsa –ki muhakkak ki bu baskı bu şekilde ilerleyecektir- bu oyuna düşmemek Türk halkı olarak bizim en önemli sorunlarımızdan birisi olacaktır.
Emperyalizmin dört bir yandan kuşatmasıyla karşı karşıya olduğumuzu unutmayalım. Emperyalizm nasıl Ukrayna’yı yem gibi Rusya’nın önüne atmışsa, Yunanistan’ı da Türkiye’nin önüne atmak istemektedir. Önce Irak’ta yaratılan bölünmeler, sonra Suriye’deki isyan ve savaş hali, şimdi de İran’da çıkartılan huzursuzluklar bu Emperyalist oyunların uzantıları olduğunu aklımızdan çıkartmamalıyız.
Hani Atatürk’ün gençliğe öğütlerinde belirttiği “Ey Türk istikbalinin evladı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen, Türk istiklal ve cumhuriyetini kurtarmaktır. Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur.” Sözünü bilhassa gençlerimiz unutmamalıdır. Gençliği alet etmeye çalışan Emperyalist güçlere karşı en güzel cevabı da yine Türk Gençliği vermelidir, verecektir.
Dostlukla kalın.