Ak Parti Hükümeti’nin 18 yıllık icraatlarını göz önüne alsak ve de her bakanlık ile ilgili bir puanlama yapsak, yani karne versek, ben inanıyorum en düşük puanı Milli Eğitim Bakanlığı alır. Maalesef zaten Ak Parti Hükümeti öncesinde de kötüye giden bir eğitim sistemimiz vardı. Ak Parti Hükümeti’nin 18 yıllık iktidarı boyunca da tepetaklak bir eğitim sistemi devam eder oldu. Tek başına iktidar olmasına rağmen, Ak Parti Hükümetleri de bir eğitim reformu yapıp, Milli bir eğitim sistemi ortaya koyamadı.
Şimdi gelinen aşamada her gün Milli Eğitim Bakanı’nın açıklamalarını okuyoruz. Sayın Bakan, her gün açıklama yapmasına rağmen biz veliler açısından baktığımızda halen okulların açılıp açılmayacağı konusunda bir fikrimiz yok. Yani bir konu bu kadar çok konuşulup, hiçbir şey anlaşılmaması gibi bir örnek başka bir durumda var mıdır bilmiyorum? Veya bir konuda bu kadar çok konuşup hiçbir şey anlatamayan bir bakanlık var mıdır?
Okullar, 15 şubatta mı açılacak, 15 martta mı açılacak yoksa 1 martta mı? Pandeminin gidişatına mı bakılacak? Bazı sınıflar açılacak, bazı sınıflar açılmayacak mı? Yoksa bazı okullar eğitime başlayacak bazıları başlamayacak mı? Veya bazı illerde mi okullar açılacak, bazı illerde açılmayacak mı? Bu sorulardan bir veya birkaçının cevabını verebilecek var mı gerçekten merak ediyorum.
Üniversiteler zaten tam bir muamma… Üniversiteler açılacak mı, açılmayacak mı? Açılıp açılmamasına kim karar verecek? Orada da tamamen bir bilinmezlik söz konusu.
İlköğretimde çocuğu olan aileler zaten tamamen mağdur oldu. Hele bir de anne-baba çalışıyorsa çocuğun düzeni allak bullak demektir. Okullar açılacak denilse, o aile bir şekilde idare edecek ve çocuğun bakıcısını, okul saatlerini, servisini ona göre hazırlayacak. Ama şimdi bir şey denilmediği için, ne bakıcı ayarlanabiliyor, ne saatler düzenli bir biçimde organize edilebiliyor ne de ailelerin iş durumları ayarlanabiliyor.
Üniversite öğrencileri ve üniversitede öğrencileri olan veliler de farklı değil işin doğrusu. Onlar da acaba ikinci dönem üniversiteler açılacak mı açılmayacak mı derdindeler? Tabii ikinci dönem üniversiteler açılsa bir dert, açılmasa başka bir dert.
Açılırsa öğrencilerin kalacak yer sorunları var, çözülmesi lazım. Yurtların durumu ayarlanması lazım. Öğrencilerin hastalıktan etkilenmemesi için bir takım önlemlerin alınması lazım.
Açılmazsa zaten bilgiye dayalı, pratiğe dayalı bir eğitim vermiyoruz. En azından kötü de olsa, eğitimi iyi olup da dünyada bir yer edinen eğitim veren üniversitelerimiz olmasa da yüz yüze eğitimin, uzaktan eğitimden çok daha iyi bir yöntem olduğu ortadadır. Dolayısıyla zaten kötü olan üniversite eğitimi durumumuzu daha da kötüye götürmeye seyirci kalmış olacağız.
Bunlardan en kötüsü ise maalesef ne yapılacağının, ne olacağının bilinmiyor olmasıdır. Halbuki Bakanlık çıksa “kardeşim biz bu sene tamamen uzaktan eğitime dönüyoruz. Önümüzdeki dönem başında inşallah yüz yüze eğitimle başlayacağız” dese çok daha hayırlı bir iş yapmış olacak. Ya da bunun tersi durum da geçerli. Mesela “15 Mart’ta açacağız tüm okulları, herkes hazırlığını yapsın” dese, herkes hazırlığını ona göre yapar.
Ama maalesef her gün yeni bir Milli Eğitim Bakanlığı açıklaması ile karşı karşıya, ne yapacağımızı bilmeden, öğretilecek bilgilere falan bakmadan sadece “aç-kapa oyununun” bir parçası olmaya devam ediyoruz. Anton Çehov’a atfedilen bir söz vardır; “En kötü karar, kararsızlıktan iyidir” diye. İşte şimdi tam da buradayız.
Dostlukla kalın.