Diyanet İşleri Başkanlığı konusu son dönemlerde nedense çok konuşulan konulardan olmaya başladı.
Bence bunun en önemli nedenlerinden birisi Diyanet İşleri Başkanının konuşup, açıklama yapması gereken yerde konuşmaması, ikincisi de yapılan iş karşılığındaki ekonomik gelişmeler olsa gerek.
Geçtiğimiz gün Milli Savunma Bakanı Yardımcısı Şuay Alpay, katıldığı bir nikah töreninde “Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın bir sünneti var, biliyorsunuz….” Diye bir cümle sarf ediyor. Ve ardından muhalefet bunu eleştiriyor hatta soru önergesi verenler bile çıkıyor. İşte Diyanet İşleri Başkanı bu durumda ortaya çıkacak ve Bakan Yardımcısının yaptığının dini açıdan doğru olup olmadığını kamuoyuna açıklayacak. Eğer dinen bir sakınca yoksa; bunu söyleyecek. Dinen sakıncalı bir cümle ise de; hiç korkmadan, kıvırmadan, bunun yanlış olduğunu ifade edecek.
Tek bu konuda değil; ramazan ayı boyunca onlarca hacı-hoca çıkıp, insanlara bir dünya dini bilgi veriyorlar. Bunlardan hangisi doğru, hangisi yanlış bilen yok. İşte burada da Diyanet İşleri Başkanlığı devreye girebilmeli ve gereken DOĞRU bilgiyi kamoyuyla paylaşabilmeli.
Mesela düşünsenize her ramazan ayında tartışılan konulardan biri olan imsak konusunu bile Diyanet İşleri Başkanlığı bir açıklamaya bağlayıp kamuoyunu aydınlatabilmiş değildir.
Bunu söylediğimizde genelde İslam dininde bir aracıya gerek olmadığı, Kuran’ı okuyan ve Hadisleri okuyan insanların bunu gayet açık ve net anlayabileceği söylenmekte. Peki o zaman bunun karşılığında “Diyanet İşleri Başkanlığı’na da bir ihtiyaç yok o zaman” düşüncesi gelmiyor mu aklımıza?
Gelelim ikinci bir konu Diyanet İşleri Başkanlığı’nın müdürlükleri olan müftülükler acaba ne iş yaparlar?
Ramazan bayramında Konya’da birçok camide imam olmadığını, imamların tatile çıktıkları veya bayram programı yaptıkları için camilerdeki imamın vazifelerini cemaatten birilerine ihale ettiklerini bilmez mi mesela?
Bir hacı ağabeyimiz anlatıyor: “Caminin imamının işi varmış, eş dost ziyareti yapacakmış da o nedenle bir gün boyunca hacı ağabeyimizden rica etmiş “ezanı oku camiyi aç” diye. Bende hemen sordum tabi “o imam Devlet’ten bu iş için maaş alıyor. Sana bu yaptığından dolayı hakkını veriyor mu yoksa imam maaş alırken sen Allah rızası için mi yapıyorsun” diye. Tabii ki cevabı hepimiz biliyoruz. Ama sanırım bunu bir tek Diyanet İşleri Başkanlığı ve onun il müdürlüğü pozisyonundaki müftülükler bilmiyorlar.
Biliyor ve inanıyorum ki bu tür uygulamalarla ilgili Hükümet de çok fazla eleştiri ve şikayet alıyor. Hükümet buna uygun olarak bu konuda bir adım atmalı ve Diyanet İşleri Başkanlığı’ndaki gerekli düzenlemeleri bir an önce yapmalı. Hatta bana sorarsanız misyonunu tamamlamış bir kuruluş olarak görüyorum ama muhakkak ki Hükümet bu konuda daha sağlam bir uygulama getirecektir.