Yeni bir haftaya başlıyoruz. Bu hafta da neler konuşulacak bilmiyorum ama yeni konu çıkmazsa geçtiğimiz haftanın konuları bu hafta da devam edecektir. Başta TOKİ konusu tabii ki…
LİBERAL TÜRKİYE’NİN İLK BÜYÜK PROJESİ
Bu TOKİ konusunda çok fazla bir şey yazmak istemiyorum çünkü kafalar oldukça karışık. Her konuda olduğu gibi bu konuda da her kafadan bir ses çıkıyor. Bizler olaylara siyasi parti mantığında baktığımız için, CHP’liler “eğer Ak Parti yapmışsa kesin yanlıştır” diye düşünürken, AK Partililer de “CHP’liler söylüyorsa kesin doğru değildir” diye düşünmekteler. Dolayısıyla da bu işin aslını aslında bilen eden yok. Bende burada hemşericilik yapıyorum ve hemşerim Murat Kurum’a bu konuda güvendiğimi belirtmek istiyorum. Bu konuda sadece şunu söyleyebilirim, umarım insanlarımız mağdur olmadan bu proje vatandaşların lehine sonuçlanan bir proje olur. Bunun aksini söyleyenler umarım haklı çıkmaz. Çünkü önemli olan vatandaşlarımız mağdur olmasın.
“DEVLET VATANDAŞINI KANDIRMAZ”.
Uzun süredir karayoluyla bir yolculuğa çıkmamıştım. Hafta sonu “iş sebebiyle” bir Antalya’ya kadar gidip geldik. Burada iki konu çok dikkatimi çekti. Birincisi yollardaki sahte “ekip otosu görünümlü çakarlar” konusu. Bunu daha önceki bir yazımda da belirtmiştim. Devlet vatandaşını kandırmaz. Yani bu ekip otosu görünümlü şeyler, ilk başlatıldığı dönemlerde en azından bir ekip otosu resminin üzerine oturtuluyor. Uzaktan bakılınca sanki orada bir ekip otosu varmış gibi üç boyutlu bir görünüm kazanıyordu. Ben o zaman da eleştirmiştim. Ama şimdi birçok yerde o 3 boyutlu resimler de kalmamış. Sadece çakar ışıkları bir yüksek alete geçirilmiş ve uzaktan gören bir anlam veremediği çakar ışıklar görüyor. Eskiden tepe lambası takliti yapılıyordu şimdi gerek bile kalmıyor yani…
Bence hukukçular daha iyi bilir ama vatandaşın birisi bununla ilgili bir dava açsa büyük ihtimalle kazanır diye düşünüyorum. Çünkü bu bir kandırmacadır ve Devlet vatandaşını kandırmaz. Devlet o bölgede bir trafik kontrolü yapması gerekirse oraya bir ekip görevlendirir ve o ekip canlı kanlı olarak orada denetlemesini yapar. Devlet bir an önce bu uygulamadan vaz geçmelidir.
DEVLET ÇALIŞANI OLMAK GRUPLANDIRILMALIDIR
Bugün bahsedeceğim ikinci konu da Devlet kurumlarının misafirhanelerinin durumudur. Burada temizlikten, konfordan vb. durumlardan bahsetmiyorum. Onlar zaten artık ülkemizde bahsedilecek konulardan değildir. Ülkemizde umumi tuvaletlerimiz bile temizlik konusunda oldukça ileridedir. O nedenle bu konuda günümüzde gerek Devlet Kurumlarımızda gerek özel şirketlerimizde böyle eleştirileri doğru bulmam. Burada bahsedeceğim konu Devlet kurumlarıyla özel şirketlerde çalışan ama aynı işi yapan insanlar arasındaki anlamsız fark…
Şimdi düşünebiliyor musunuz, bir Devlet kurumunun misafirhanesinin resepsiyonuna gidiyorsunuz. Oradaki görevli Devletin memuru ya da işçisi. Ve de resepsiyonist Devlet çalışanı olduğu için öyle de bir havalı ki gelen sıradan bir vatandaş “kim oluyor ki?”. Aynı görevin çok daha üstünü yapan kılığıyla kıyafetiyle; konuşmasıyla, nezaketiyle 5 yıldızlı bir otelde çalışan resepsiyonist yaptığı katkı açısından çok daha fazla katkısı olmasına rağmen Devlet çalışanı değil. Burada bir anormallik yok mu?
Mesela düşünün gidiyorsunuz bir Devlet kurumunun misafirhanesine, resepsiyona bakan görevli karşılıyor. Cumhurbaşkanı’nın oluruyla alınan basın kartını kabul etmiyor. Basın mensubunun kamu hizmeti yapmadığı konusunda fikriniz de beyan ediyor. Bir de tezini kuvvetlendirmek için “TRT’den çekim için gelen basın mensuplarını da kabul etmediğini” belirtiyor. Belli ki zor zar ortaokul okumuş hadi çok zorladıysa lise diploması almış bir Devlet resepsiyonisti “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” ile yönetilen Türkiye Cumhuriyeti’nde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın verdiği basın kartını yeterli bulamayabiliyor.
Demek ki Devlet kurumlarının teşkilatlanması tamamen gözden geçirilmelidir. Devlet kurumu, misafirhaneleri için sözleşmeli Turizm ve Otelcilik mezunu yönetici almalıdır. Devlet Kurumunun çaycısının Devletin kadrolu memuru ya da işçisi olmasına gerek yoktur. Bunun gibi birçok destek personelin Devlet çalışanı olmasının bir manası yoktur. Böyle bir mantıktan verim almanın da olasılığı zayıftır.
Dostlukla kalın.