Son hafta gündemin en önemli konusu “Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"nın Geçici 1'inci maddesine eklenen fıkra” idi. Yani halk arasında “tecavüzcülerle” ilgili yasa.
Öncelikle şunu belirtmekte yarar var. Bu değişiklik teklifi edilen yasa; ne bir kısmın söylediği gibi tecavüzcüleri kurtaracak ne de diğer bir kısmın söylediği gibi masum. Bu yasa birçok handikabı içinde saklayan bir yasa ve kesinlikle enikonu irdelenmesi gerekiyor.
Yasada; “Cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir neden olmaksızın 16 Kasım 2016 tarihine kadar işlenen cinsel istismar suçunda, mağdurla failin evlenmesi durumunda, Ceza Muhakemesi Kanununun 231'inci maddesindeki koşullara bakılmaksızın hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, hüküm verilmiş ise cezanın infazının ertelenmesine karar verilir. Zamanaşımı süresi içinde evliliğin, failin kusuruyla sona ermesi halinde fail hakkındaki hüküm açıklanır veya cezanın infazına devam olunur. Bu fıkra uyarınca fail hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına veya cezanın infazının ertelenmesine karar verilmesi durumunda, suça azmettiren veya işlenişine yardım edenler hakkında kamu davasının düşmesine veya infazın ortadan kaldırılmasına karar verilir.” Denilmekte.
Yani bu yasa sadece geçmişe işliyor. 16 Kasım 2016’dan önceki oluşan suçlarla alakalı. Bugün ayın 21’i. Anlayacağınız mesela bugün böyle bir suç işleyen vatandaş bu durumdan yararlanamayacak ve hapse atılacak.
Ayrıca bu yasa, “cebir, tehdit, hile olmadan işlenen suçlar” diyerek, zorakiliği ortadan kaldırmaya çalışıyor. Lafın özü, bu yasa küçük yaştaki evliliklerden ötürü cezaevine giren vatandaşları kapsıyor.
Ancak burada bazı handikaplar ortaya çıkıyor. Mesela adam 70 yaşında gidiyor para karşılığı kendisine bir küçük gelin alıyor ve bunu eş yapıyor. Bu adamı da bu yasaya göre Devlet affediyor. Halbuki bu adamın adı bizim gözümüzde “sapıktır” ve en ağır cezayı vicdanlarımızda hak etmektedir.
“Bu tür ceza dosyalarını inceleyip, ayıralım” diyebilirsiniz. Bu sefer de Anayasa’nın “eşitlik” ilkesi karşımıza çıkacaktır. Yani bunu ayrıştırmak bir yana, genişletmek söz konusu olabilecektir.
Dolayısıyla bu yasa bu haliyle çok handikaplı bir yasadır. İncelenmesi, araştırılması ve üzerinde bir mutabakata varılması gereken bir yasa teklifidir. Ve de gerek Başbakan Yıldırım’ın, gerekse Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “muhalefetle de görüşün” demeleri çok önemli ve gereklidir.
Eğer 2000’de yaşanan “Rahşan Affı” gibi bir konuyla karşılaşılmak istenmiyorsa muhakkak ki tüm uyarılara kulak verilmelidir.