Bu nasıl duyarsızlık

Erhan Dargeçit

Ülkemin insanlarını anlamakta o kadar zorlanmaya başladım ki, inanın ne yapacağımı bilmiyorum. Hele sosyal medyayı takip etmeye kalkarsanız vay halinize (Bence sosyal medyaya girebilmek için bir ehliyet gerekliliği olmalı bu da ayrı bir konu).

Artık kötülüklerden nemalanmaya çalışan bir toplum olmaya başladık. Güzel olan şeyler bizi hiç ilgilendirmiyor. Dedikodu, gıybet, hakaret, küfür ve benzeri kötülüklerin hepsi müthiş destek topluyor. Sosyal medyada bakıyorum. Adam biri hakkında verip veriştiriyor. Altındaki yorumlarda da bir dünya insan, o birine, ağızlarını geleni sayıyorlar. Bu sefer “o biri” kendi sayfasında kendince bir şeyler yazarak kendini savunuyor. Diğer yazanın altında yorum yapan aynı isimler bu sefer ilk yazana verip veriştiriyor. Bakın bunu deneyin inanmazsanız.

YAHU BİZ BU KADAR KARAKTERSİZ İNSANLAR DEĞİLİZ… Ne oluyor bize?

Geçen birkaç aya baktığımızda Konya’daki en önemli olay, belki de Türkiye’deki en önemli ve yüz ağartan olay Zade Vital’in aldığı TS 13811 Hijyen ve Sanitasyon Yönetim Sistemi Standardı belgesi olsa gerek.

Bu olay o kadar önemli ki; Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, dünyada hijyen ve sanitasyon eksikliğine bağlı olarak ortaya çıkan enfeksiyon hastalıkları ölüm sebeplerinde ilk sıralarda yer alıyor. Ve bu soruna ilk parmak basan ülke Dünyada Türkiye ve TSE… Ve bununla ilgili olarak şartları ilk olarak yerine getirip, bu hijyen belgesini almayı başaran ilk şirket Konya’da Zade Vital…

Tüm basını taradım ve basın gereken önemi sonuna kadar vermiş durumda. Yani gerek yerel basın olarak gerekse ulusal basın ve ajanslar Zade Vital’in aldığı bu belgenin önemine azami özen göstermişler. Ama vatandaşlara baktığınızda bu konuda hiçbir ilgi, alaka göremiyorsunuz bile…

Dışarıda insanlara soruyorum, bundan haberiniz var mı diye; hiç “evet haberim var” diyene rastlayamadım. Neden sizce?

Çünkü artık vatandaşlarımız o kadar duyarsızlaştı ki, gazete okuyacaksa, haydar dümen gibilerinin yorumları ilgilerini çekiyor. Televizyon izleyecekse, saçma salak diziler, magazin programları bir de dedikodu, kavga, entrikanın doğal bir şeymiş gibi verildiği gündüz programları… Belgesel izleyen yok mu? Var tabii ki ama onu izleyenler de sadece hayvanların çiftleşmeleriyle ilgililer…

Bence nasıl bir tolum olduğumuzu gözden geçirmeliyiz. Hemen bir takım kişilerin “vatandaşı bu hale getirdiler” gibi beylik lafları söylediklerini duyar gibiyim. Belki gerçeklik payı olabilir ama beni işin bu tarafı ilgilendirmiyor. Herkes kendisinden sorumlu. Herkes kendisini değiştirirse, toplum da değişir, o mazeretler de…

Konuşmalara baktığınızda, sosyal medya paylaşımlarına baktığınızda, nasihatlere baktığınızda herkes dünya iyisi ama gerçek hayata baktığınızda durum hiç de iç açıcı değil.

Sosyal medyadaki yazılara bakın. Sahtekarlar, sahtekar avına çıkmış. Hırsızlar, hırsız kovalar olmuş. Ahlaksızlar, ahlak dersi verir olmuş. Bütün bunları bırakmak lazım. Herkes sosyal medyada yazdığı kişiler olsalar bile inanın toplum düzelir. Bari buna çalışalım.

Aksi halde bu duyarsızlık inanın başımıza çok iş açar.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.