Konya’nın en büyük sorunlarından birisi trafiktir. Bunu maalesef çözmekte zorlanıyoruz. Her zaman söylediğim gibi, trafik bir kültür işidir, eğer kültürel bazda gelişim olmuyorsa, trafik sorununu yüzde yüz çözme olasılığı zayıftır. O nedenle burada şöyle olursa, böyle olursa demeyeceğim.
Trafikte ceza kesin bir caydırıcılık taşır mı bilmiyorum ama her araç kullananı da “potansiyel cezalandırılacak” görmemek gerekir.
Sille Caddesi üzerinde (evimin yolu olduğu için görüyorum) Belediye otobüslerinin Erenköy Hareket Merkezi önüne birer tane kasis yapıldı. Ancak ne hikmetse yapılan bu kasislerin hangisi doğru yapıldı hangisi yanlış, hangisi standartlara uygun hangisi uygun değil, anlamak güç. Çünkü bu kasislerin hiçbiri bir diğeriyle uyumlu değil. Yani birisi doğru ise illaki diğeri yanlış olsa gerek.
Hız kesici kasislerin konulmasındaki amaç, şehir içindeki bazı yol bölümlerinde (okul, çocuk bahçesi, spor ve konut alanları gibi yayaların yoğun olduğu yerlerde), trafik hızının şehir içi azami hız sınırlarının da altında olması istenildiğinde; TS 6283 standartlarına uygun olarak tesis edilmiş hız kontrol edici tümseklerin kullanılmasıdır. TS 6283 standartlarına göre, tümseklerin genişliği araçların dingil mesafelerine bağlı olarak 3.6 metre ile 3.8 metre, yol sathından yüksekliği 7.5 cm ile 10 cm. ve yol kaplama malzemesi ile aynı cinsten olması gerekir.
Karayolları Genel Müdürlüğü‘nün bakım ağındaki yollar ile şehir içi olmakla birlikte daha hızlı ve yoğun bir trafiğe sahip olan bulvar, ana cadde ve benzeri birinci derecedeki yollarda YAPILMAMASI, bu kesimlerde yapılan kasisler ile söz konusu standart esasları dâhilinde yapılmayan tüm kasislerin kaldırılması daha evvel valiliklere bildirilmişti.
Bu hız kesicilerin(kasisler) en azından bir kısmının standart dışı olduğu ortadadır. Gerek standart ölçülerde ve uygun malzemelerden yapılmamış olması, gerekse uygun yerlere konulmaması sebebiyle taşıtların bu kasisler üzerinden geçmeleri esnasında araçların süspansiyon sistemlerinin arızalanmalarına, dolayısıyla sert vuruntulardan kaynaklanan alt takım, ön düzen ve gövde üzerinde arızalara sebep olmaktadır. Ve dolayısıyla aslında bu doğrultuda tüm araçlar neredeyse “cezalandırılmaktadır”.
Bu araçlarda oluşan hasarlar veya arızalar, milli servettir. Yani alınacak önlemler cezalandırmak üzerine değil, eğitmek üzerine olmalıdır. Mesela bir caddede hızı 60 olarak belirlemişken, ortaya bir kasis koyarak, üzerinden geçirmeye çalışmak önlem almak değil, belki de milli servete zarar vermek olacaktır.
Bırakın 60’ı, 70’i; Sille caddesindeki kasislerden 30’la bile geçerken araç hasar görmektedir. Belki belediye otobüslerinin orada daha rahat hareket edebilmesi düşüncesiyle bu kasisler yapılmış olabilir ancak, zaten belediyenin ilk yapması gereken şey, kendi şoförünü eğitmektir. Yani kasis koyarak evine giden vatandaşın aracına zarar vermek yerine belediye otobüs şoförlerinin, diğer sürücülere saygılı ve sabırlı davranmalarını sağlayabilirsek oradaki kasise gerek kalmayacaktır.
Bir şeyleri yaparken muhakkak ki vatandaşın rahatlığını, en azından sorumlu davranan vatandaşların rahatlığını da göz önünde bulundurmak gerekir. Devlet her zaman ceza veren değil, aynı zamanda eğiten de olmak zorundadır.