Geçtiğimiz hafta bir günlüğüne Taşkent’te Belediye Başkanı Osman Arı’nın misafiri olduk. İşin doğrusu bilmediğim bir Taşkent’le karşılaştım. Daha evvel birkaç kez gitmiş olmama rağmen çok bilmediğim bir yerdi Taşkent. Mesela birçoğunuzun bilmediğine eminim. Taşkent’te, Sürmene’den daha kaliteli bıçak yapımı olduğunu biliyor muydunuz? Bence bu konunun çok daha fazla öne çıkarılması gerekiyor diye düşünüyorum.
Her neyse asıl konumuza gelelim. Başkan Arı sabah bizi karşıladı ve akşam dönüşümüze kadar da yanımızdan ayrılmadı. Hem icraatlarını hem de ilçesini neredeyse karış karış tanıttı. Ve bu tanıtımlarında da o kadar samimiydi ki; yani 3 dönemdir belediye başkanlığı yapan bir politikacı değil, gayet samimi, mütevazi ve “ben sadece işimi yaparım, benim işim politika değil, hizmet” diyen; aslında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın istediği tarzda bir belediye başkanı olduğunu bize gösterdi.
Bunu iltifat olsun, başkana jest olsun falan diye yazmıyorum. Şimdi ben anlatınca anlayacaksınız.
Birincisi, daha önceleri Taşkent’e gittiğimizde Taşkent’in ana arter yolunu oluşturan caddeyi hatırlarsanız, cumbalı evlerle çevrelenmiş, daracık bir cadde idi. O ana caddeyi genişletmiş, çok modern görünüşe sahip bir zemin döşemesiyle tam bir şehir görünümü kazandırmış.
Bu aslında tabii ki bir belediye başkanının asli görevlerinden birisi. O nedenle bu tabii ki bir ölçü olsun diye söylemedim. Asıl daha önemli yaptıkları var:
Taşkent’in Devlet’ten aldığı aylık ödenek 160 bin TL. civarında imiş. Ancak sadece çalışanların maaşları bile 200 bin TL’nin üzerinde tutuyormuş. Bu zararı ortadan kaldırmak için neler yapabileceğini düşünen Başkan 1700 metre yükseklikteki bir tepeye 240 Kw’lık bir güneş enerjisi tarlası kurmuş. Orada elektrik üretip satıyor. Ve de bu tarladan her ay Taşkent’e 25 bin TL civarında gelir geliyor. Ve de bunun maliyeti Mevlana Kalkınma Ajansı gibi projeler aracılığıyla karşılanmış. Hatta şimdi 500 Kw’lık bir güneş enerjisi tarlasını da bu alana ekleyecekmiş.
Başkan Arı’ya bu da yetmemiş. Bu sefer Konya’dan gelirken Taşkent girişine “şehir meydanı” adı altında bir kompleks yapmış. Tipik bir “açıkhava AVM”. İçerisinde manav da var, berber de; fırın da var, lokanta da; Torku’nun “Doğrudan” mağazası da var, A101’de… Ve yaptığı bu komplekste dükkanları kiraya vermiş ve Başkan Arı, buradan da Taşkent’e aylık 25 bin TL civarında bir gelir getiriyormuş.
Yani Başkan Arı, Devletten gelen ödeneklerin yetişmediğine ağlamayı değil, bu gelirleri nasıl arttırabileceğini düşünmeyi seçmiş. İşte zaten olması gereken de bu değil mi?
Belediye Başkanları kendi şehirlerinin imkanlarından yararlanarak, yeni üretim yolları düşünmeli, yeni projeler ortaya çıkarmalı ve şehrine yeni yeni katkılarda bulunmalıdır. Aksi halde zaten belediye başkanlığı herkesin yapacağı bir meslek olurdu. İşte iyi belediye başkanları topluma yaptıkları bu şekildeki katkılarla iyi veya kötü olarak sınıflandırılırlar.
Bu arada yukarıda yazdım Osman Arı’nın politika yapmayla, politik oyunlarla, falan işi yok. Gayet samimi, gayet açık ve net. Öyle lafı dolaştırayım, herkesi mutlu edeyim falan diye bir derdi yok. Doğru olan neyse onu savunuyor.
Bilindiği üzere geçtiğimiz günlerde odasındaki Ahmet Davutoğlu resmi ile ilgili bir takım spekülasyonlar yapılmıştı. Başkan o konuya da biraz değindi. Gayet samimi bir şekilde Ahmet Davutoğlu’nun Taşkent’li olduğunu, ailesinin Taşkent’e katkılarını, Başbakanlık görevi yaptığını ve de halihazırda aynı partide olduklarını belirtti. Yani Başkan’a göre Recep Tayyip Erdoğan hem partisinin hem de Türkiye’nin lideri. Ahmet Davutoğlu’da yine aynı partinin genel başkanlığını ve başbakanlığını yapmış bir Taşkentli. Konu aslında başkan için bu kadar, bunun altında bir şeyler aramak çok iyiniyetli bir tavır olmasa gerek.
Yani sözün özü, bu başkan öyle polemiklerle falan uğraşacak bir başkan değil. Osman Arı’yı tarif etmek gerekirse, görev adamı, denilebilir. Tüm ilçelere böyle vizyonel belediye başkanları dilemekten başka denilecek bir şey de yok aslında.