Türkiye’de siyaset maalesef hep karşı taraftakini suçlayarak yapılagelmiştir. Tabii ki bu, siyasetin doğasında vardır ancak bugün geldiğimiz aşamada Devlet’i yöneten kesimin gereksizce muhalefeti eleştirmesi; muhalefetin de anlamsızca AK Parti’yi eleştirmesi şekline bürünmüştür.
AK Parti 2002 yılından bu yana girdiği her seçimde başarı ile çıkmıştır. Buna rağmen Anamuhalefet Partisini acımasızca eleştirmiş sonunda da işi “biz ciddi ve güçlü bir muhalefet istiyoruz. Muhalefet güçlü olursa ülkenin daha çok yararına olacaktır” deme durumuna getirmişlerdir. Tabii ki siyasette böyle şey olmaz. Yani AK Parti “daha güçlü bir muhalefet olsun” derdinde falan olamaz. Siyasi partilerde güçlü bir genel başkan adayına dahi sıcak bakılmazken, iktidarı paylaşmak veya devretmek için güçlü muhalefet istenir mi? Bunu aklınız alıyor mu?
Gelelim CHP’ye…
CHP’de gündem ne? Genel Başkan Kılıçdaroğlu mu olsun, İnce mi olsun konusu? CHP’nin Genel Başkanı vatandaşın umurunda mı? Genel Başkan Deniz Baykal’dı. Genel başkanlıktan ayrıldı. Bir gün önce “ben aday değilim” diyen Kemal Kılıçdaroğlu bir gün sonra genel başkan oldu. Şimdi de İki sefer Kurultay’da Kemal Kılıçdaroğlu’na yenilen Muharrem İnce; Kemal Kılıçdaroğlu tarafından CHP’nin cumhurbaşkanı adayı olarak gösterildikten sonra, “Ben Kemal Kılıçdaroğlu’nun karşısına aday olmam, kendisi aday olmazsa adayım” derken, şimdi de imza toplama derdine düşmüş ve Kurultay’ı toplama peşinde koşmaktadır. Peki, vatandaş bunun neresindedir derseniz, hiçbir yerinde…
MHP artık siyasetteki yolunu çizmiştir. AK Parti ile işbirliği halinde siyasi hayatına devam edeceğe benzemektedir. Hele son hafta verilen araştırma önerilerine AK Parti ile beraber “hayır” oyu kullanması, AK Parti – MHP işbirliğinin halen devam ettiğini ve bundan sonra da edeceğini işaret ediyor. Haliyle vatandaşlar bu konuda ne düşünüyor derseniz, bir kısmı “AK Parti’nin bastonu oldu” derken, bir kısmı da “AK Parti’yi de yönettiğini” söylemekte. İkisinde de sonuç olarak AK Parti’den ayrı değerlendirilmeyen bir MHP yer almakta.
İyi Parti kimine göre beklenenden daha az oy aldı. Kimine göre de gayet iyi bir sonuç aldı. Gayet tabii ki İyi Partililer seçim sonuçlarını olumlu değerlendirirken, vatandaşlar daha çok umutla bekliyorlardı ve beklenenin altında kaldığını belirtiyorlar. Burada da sonuç ne olursa olsun, Genel Başkan Meral Akşener’in istifasına kadar giden bir süreci düşünürsek, partilinin de aslında çok mutlu olmadığını görebiliyoruz. Ve seçimden sonra ilk değerlendirme toplantısını yapan İyi Parti’de sancılar ortaya çıkmıştır. Genel Başkan bırakacağını söylemiştir. Partililer bırakma demişlerdir. Akşener aday olmayacağını açıklamıştır. Daha sonra ısrarlar ısrarlar… Ve en sonunda Meral Akşener partimin başındayım demiştir. Vatandaş çekirdek çitleyerek bu tartışmaları izlemiştir.
Şimdi asıl, konunun sahibi vatandaşlara kulak verdiğimizde genelde ortak kanı; AK Parti’nin alternatifsizliğiydi.
Yani yukarıda da belirttiğim üzere, diğer partiler kendi sorunlarıyla uğraşırken, vatandaşların sorunlarını ikinci plana attığı için vatandaş bunun gayet farkında… Yani vatandaş diğer partilere güvenemiyor ve bu güvensizlikle istemese bile yine de AK Parti’de karar kılıyor.
Peki diğer partilerde durum bu iken, halkın bu durumda Devlet’i yönetecek ciddiyeti muhalefet partilerinde görmemesi kadar doğal bir şey olabilir mi?
Muhalefet bir an önce kendisine çeki düzen vermeli ve kendi iç sorunlarıyla uğraşmak yerine vatandaşların sorunlarıyla uğraşmak konusunda kendisini geliştirmeli. Aksi halde AK Parti ile daha uzun süre iktidarı yaşayacağız gibi gözükmekte…