Neredeyse bir ölüm kalım durumu haline dönüşen mahalli idareler, belediye başkanları ve muhtarlar seçimi gerçekleşti. Tabii ki bu haftanın konusu olarak, seçim, gündemimizi oluşturur ama artık hafta sonundan itibaren gerçek ve sıkıntılı hayatımıza döneriz.
KILIÇDAROĞLU BAŞARILI FALAN DEĞİL
Seçimlerde değerlendirme yaparken öncelikle Ankara, İstanbul ve İzmir’i ayrı tutup diğer illeri de ayrı tutmak lazımdır. Çünkü bu üç ilin özelliği farklıdır ve adayları da ona göre belirlenir. Yani buralardaki başarıyı veya başarısızlığı direk genel başkana bağlayamazsın. Ancak mesela Kırklareli örneğinde olduğu gibi Mehmet Siyam Kesimoğlu’nu aday göstermeyip orada partini üçüncü parti durumuna getirirsen bunun müsebbibi genel başkan olur. Yani genelde aday belirlemede Kılıçdaroğlu yanlış bir tutum izlemiştir. Ancak Ankara’da CHP’li olmayıp da CHP’den aday olan Mansur Yavaş’ın ve İstanbul’da da Ekrem İmamoğlu’nun gençliği ve dinamikliğiyle seçimi kazanmaları, genel başkanın yanlış tutumlarının görülmesini engelleyecektir. Tabii bu konular daha uzun uzun tartışılacak konular olduğu için daha fazla değinmeyeyim.
ALTAY AŞISI TUTMUŞ
Konya’da Büyükşehir için Tahir Akyürek’ten sonra aranan kan bulunmuş gözüküyor ve Uğur İbrahim Altay bu göreve layık olmuş olacak ki, zaten yüksek olan oyu, daha da yükseğe çıkartmış durumda. Merkezdeki ilçelerde de oranlar çok düşük olsa da yine de oy arttıranlar AK Partili adaylar olmuş. Yani anlayacağınız Konya Merkez’de değişen bir şey yok. Zaten görünen o ki, Konya merkezde yaşayan vatandaşların bir şikayeti de yok. Hallerinden gayet memnunlar. Belki bunda muhalefet partisi adaylarının vatandaşa güven vermemesi de bir artı olarak AK Parti’ye yönelmiş olabilir. Zaten merkezdeki muhalefet adaylarını yazmaya gerek duymuyorum. O konuyla ilgili daha evvel yazmıştım. Merkezdeki adaylar kendilerini seçimi almış gibi görmeye başlamışlardı. Buradan uyarmıştım: “seçimin sonu da var” diye. İşte o sona geldik. Kendileri de zaten sona geldiler.
İLÇELER MHP’NİN
Yine seçim zamanında bir yazımda bahsetmiştim: “MHP, AK Parti tabanına oynuyor. AK Parti tabanı 24 Haziran’da olduğu gibi yine MHP’ye kayacak gözüküyor” demiştim. Bu seçim sonucunda da baktığımızda MHP tabanının bağımsız adayların olduğu yerde bağımsız adaya, diğer yerlerde İyi Parti’ye ya da başka bir adaya kaydığı gözlemlenmekte. Mesela daha evvel seçimi tek başına girdiği Seydişehir’de yüzde 48’le alan AK Parti, bu sefer Seydişehir’de yüzde 41’le seçilmiştir. Ereğli’de geçen yerel seçimlerde yüzde 43’le seçilen AK Parti, bu sefer MHP ile girdiği seçimde yüzde 32 oy alarak başkanlığı MHP’li bağımsız adaya kaptırmıştır. Burada MHP tabanının hem bağımsız adaya hem de CHP’ye oyunun kaydığı da bariz bir şekilde ortadadır. Dolayısıyla birçok yerde olduğu gibi MHP, geçen seçimlerdeki gibi yine AK Parti tabanına dayanarak başarısını sürdürmüştür.
7 İLÇEDE AK PARTİ KAZANAMADI
Bundan önceki dönemde sadece 3 ilçede AK Partili aday başkan değildi. Şimdi bu sayı 7’ye çıktı. Bunlardan 4 tanesi; Akören, Doğanhisar, Emirgazi ve Halkapınar MHP’nin oldu. Tuzlukçu belediyesi yine CHP’nin ve Ereğli ve Beyşehir olmak üzere 2 belediye de bağımsızların oldu.
Karapınar ve Cihanbeyli’deki seçimler oldukça ilginçti. Anketlerde Cihanbeyli’de HDP ve SP adaylarının gücü ortaya çıkarken, Karapınar’da CHP adayı önde gözüküyordu ki, iki ilçede de bakanlar Fahrettin Koca ve Murat Kurum, durumu AK Parti lehine döndürmeyi başardı.
Beyşehir burada ilginç bir örnek oluşturuyor. Gerek Milletvekili Gülay Samancı’nın gerekse Cumhurbaşkanlığı danışmanlarından Mustafa Akış’ın memleketi Beyşehir idi. Ve de bir söylentiye göre Beyşehir Belediye Başkanı Murat Özaltun’un aday olmamasında bu isimlerin önemli bir faktör olduğu belirtiliyordu. Yani Beyşehir kamuoyuna göre Akış ve Samancı adayın değişmesini istediler ama maalesef aday değişikliğinin bu seçimi kaybetmeye yol açacağı konusunda bir fikir yürütmedikleri için Beyşehir de AK Parti’nin elinden uçtu ve gitti.
Tabii ki bu konuları bu hafta çok konuşacağız. AK Parti bu durumu muhakkak masaya yatıracaktır. AK Parti kadrolarında değişikliğin ne kadar yararlı olacağı, Cumhurbaşkanının yanına daha dinamik, daha hızlı, bilgi ve birikim bakımından daha güçlü isimlerin olması gerektiği de sanırım konuşulacaktır. Bu konuları da irdelemeye devam edeceğiz.