Ramazan ayı içerisinde Konya Olgunlaşma Enstitüsünde bir karışıklık olduğundan kısaca bahsetmiştim. Bu süreçte, konuyu enikonu araştırma fırsatımız da doğdu. Ve işin doğrusu çok şaşırdığım ve bir anlam veremediğim konularla karşılaştım.
Öncelikle şunu belirtmek isterim: Konya Olgunlaşma Enstitüsü, şehrimiz için büyük bir değerdir. Ve çok önemli bir kurumdur. Yani muhakkak ki bütün okullarımız, enstitülerimiz çok değerlidir. Ancak teorinin dışında pratik anlamda da Konya Olgunlaşma Enstitüsünün yeri daha da farklıdır. Aynı zamanda bu okulumuz Türkiye’nin önemli protokollerini ağırlamakla da, Konya’nın reklamını en iyi şekilde yapan bir kurumdur. Dolayısıyla böyle bir kurumun, el üstünde ve dedikodulardan, tartışmalardan uzak tutulması kesinlikle elzemdir.
Ancak her ne hikmetse şimdiye kadar Konya gündemine “anlaşmazlıklarla” gelmeyen kurum, yeni müdür atanması ile birlikte daha fazla gündeme gelir oldu.
Oradaki konuyu bugün özetle anlatayım. Detaylarını ilerleyen günlerde gazetemizde çok daha ayrıntılı biçimde zaten okuyabileceksiniz.
Bir kere şunu baştan söyleyeyim: “şu şunu söyledi, bu bunu söyledi” gibi dedikodular beni çok ilgilendirmiyor. Yani işin dedikodu kısmından daha ziyade somut ve belgeli kısımları beni ilgilendiriyor. Orada bir müdür var ve bu müdürün sevenleri olduğu kadar, sevmeyenleri de vardır. Sonuçta müdürle çıkar çatışması yaşayan öğretmenler veya diğer personel olabilir. Dolayısıyla personel şikayetlerinin mercii, bağlı olunan kurumdur. O konuda karar verecek olan Milli Eğitim İl Müdürlüğüdür. Dediğim gibi işin iç işleyişi ve personel çekişmeleri bizi ilgilendiren bölüm değildir.
Olay özetle şöyle: Kurumla ilgili bir takım şikayetler ve olaylar yaşanıyor. Akabinde Bakanlık müfettişleri geliyor. Müfettişler incelemeden sonra olumsuz kanaatlerini belirterek, Müdür hanımın görevden alınması gerekliliğini belirtiyorlar. Ardından 19.04.2019 tarihli Bakanlık Personel Genel Müdürlüğü yazısı ile müdürlük görevi alınıyor ve öğretmen olarak atamasının yapılması için Konya İl Milli Eğitim Müdürlüğü emrine veriliyor.
Daha iyi anlaşılması adına şöyle bir açıklama yapayım: Yani Bakanlık müfettişlerinin raporuna göre, Bakanlık adına Personel Genel Müdürlüğü, söz konusu müdürün Konya Olgunlaşma Enstitüsü’ndeki müdürlük görevini yapamayacağını belirterek müdürlük görevinden alıyor.
İşin bundan sonraki kısmı daha ilginç…
Personel Genel Müdürlüğü’nden gelen ‘görevden alınma’ yazısı, gelir gelmez tebliğ edilmiyor ve Müdür Hanım görevine devam ediyor. 14.05.2019 tarihinde yeniden Personel Genel Müdürlüğü’nden bir kararname yazısı daha geliyor. Bu yazıda; 19.04.2019 tarihli görevden alınma yazısının iptal edildiği belirtiliyor.
Yani her ne hikmetse, Milli Eğitim Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğü 19 nisandaki kararnamesinde görevden aldığı okul müdürünü, daha okul müdürüne tebliğ edilmeden, okul müdürü görevden bile alınmadan, aradan 1 ay bile geçmeden 14 mayısta yazdığı kararname ile tekrar görevine veriyor.
Bu arada “Bakanlık müfettişlerinin raporu ne oldu?” diye sorduğunuzu duyar gibiyim. O raporun olumsuz olmasına rağmen, hatta okul müdürünün para cezası almasına rağmen, neredeyse görevini bile bırakmadan, Bakanlığın görevden aldığı ve 25 gün sonra tekrar göreve verdiği bir anlayışın açıklamasını yapacak bir muhatap ben bulamadım. Hatta Personel Genel Müdürlüğü ile görüşmüş olmama rağmen tatmin edici bir cevap alamadım işin doğrusu.
Sonuçta bu “vazgeçilmez”(!) hanım şu anda görevine devam etmektedir. Tabii ki hem memur olması hem de yeni atanması ve konuya çok sonradan dahil olması sebebiyle bu konuda İl Milli Eğitim Müdürümüzden bir açıklama istemedim. Ancak konuyla ilgili Bakanlık nezdindeki görüşmelerimiz devam ettiği için, habere hazırlarken, Bakanlığın ve hatta Sayın Milli Eğitim Bakanı’nın görüşlerini de habere dahil etmeye çalışacağız.
Burada asıl üzerinde durduğum konu şudur: Bir kişi, Türkiye Cumhuriyeti’nin herhangi bir kurumunun üzerinde değildir. Anlaşılan odur ki, bu Müdür Hanım, bu görev için “biçilmiş kaftan” değildir. Peki, bu hanım için ısrarın nedeni nedir? Hatta Milli Eğitim Bakanlığı’na 25 günde karar değiştirtip, birbirini yok sayacak şekilde, kararname yazdırmanın sebebi nedir? Bu müdür hanımın vazgeçilmezliği nereden kaynaklanmaktadır?
Tabii ki her ne kadar belgelere dayalı olarak bu haberle uğraşmış olsak da, yine de objektiflik adına Müdür Hanım’la da görüşmek istedik. Ancak birkaç kere görüşme isteğimizi olumlu yanıtlamış olsa da, bir araya gelme olanağımız olmadı. Müdür Hanım, En sonunda “Vali Bey’in bu konuda konuşmak için izin vermediğini” dile getirerek görüşme isteğimizi geri çevirdi. Muhakkak ki onun düşüncesine de saygı gösterdiğimizi belirteyim. Ancak zaten konuyla ilgili belgeler ortada olduğu için bu konuda söyleyecek çok bir şey olduğunu da zaten düşünmüyordum.
Tekrar şunu yazarak sözlerimi bitireyim. Hiçbir kişi, kurumlarımızın üzerinde olamaz. Hiçbir müdür de vazgeçilmez değildir. Umut ediyorum, bu hanımın vazgeçilmezliğinin kaynağı bu vesileyle bir açıklığa kavuşur.