28 şubat darbesi, belki de çok partili hayata geçtikten sonra kurulan hükümetlerin en yararlısı olan RP-DYP Hükümetine karşı yapıldığı gibi aynı zamanda bugün her ne kadar karşı çıkanlar olsa da 2002 seçimlerinin tabanını da hazırlayan bir yapısı olduğu da artık aşikardır.
28 şubat darbesiyle dönemin Başbakanı rahmetli Erbakan’a ve müstakbel başbakan Tansu Çiller’e yapılan bariz bir haksızlıktır. Bunu artık tüm toplum gelinen aşamada kabul etmektedir.
Bakınız 28 şubat sürecinde yeni bir parti kurulmasında destek olmayı yeğleyen ve AK Parti kadroları içerisinde söz sahibi olan cemaatin lideri Fethullah Gülen “"Askerlerimiz bir yönüyle yaptıkları bazı şeylerden ötürü bazı çevrelerce, belki antidemokratik davranıyor sayılabilirler. Ama onlar konumlarının gereğini anayasanın kendilerine verdiği şeyleri yerine getiriyorlar. Hatta dahası, ben zannediyorum, onlar, bazı sivil kesimlerden daha demokrat. Herhalde onların temsil ettikleri kuvvet şu partiler arasında birbirini istemeyen insanların elinde olsa bir gece hızlı bir baskınla gelirler hasımlarını bertaraf ederler onun yerine otururlar. Kuvvet ellerinde olduğu halde çok mantıki davranıyorlar. Çok muhakemeli davranıyorlar. Epey zamandan beri. His öne çıkmıyor burada ve kuvvet, güç gösterisi şeklinde öne çıkmıyor. Bana demokraside daha dengeli geliyorlar, o açıdan." Diyordu.
11 Ocak 1997'de Necmettin Erbakan Ramazan nedeniyle 51 tarikat ve cemaat liderini Başbakanlık Konutu'na iftara çağırmış, Fethullah Gülen de çağrılanlar arasında olmuş ancak iftar yemeğine katılmamış, olay kamuoyunda yoğun tartışmalara neden olmuştu. Fethullah Gülen 29 Mart 1997'de Samanyolu TV'de katıldığı bir televizyon programında Türk Silahlı Kuvvetleri'ni siyasete müdahale etmek ve muhtıra vermekle eleştirenlere karşı "Asker demokratik yollarla sorunların çözümünü istedi" demiş, 28 Şubat sonrasında Necmettin Erbakan'ı eleştirenler arasında yer almış ve Türk Silahlı Kuvvetleri'nin müdahalesini demokratik bulduğunu söylemişti.
Yani Fethullah Gülen 28 şubat sürecinde de safını belli etmişken AK Parti kadroları parti kuruluşundan itibaren, Fethullah Gülen ve cemaatiyle omuz omuza mücadele vermekten kaçınmamışlardı.
Zaten daha sonra gelinen aşamada da Ergenekon diye bir darbe safsatayla birçok Silahlı Kuvvetler personeli hapse konulurken, darbe yapan 28 şubatın kudretli paşaları görmezden gelinmişti.
28 şubat Türkiye Cumhuriyeti demokrasisinde kara bir leke olarak yerini almıştır. Ancak 28 şubata destek verenler, 28 şubattan nemalananlar, 28 şubattan politik ikbal bulanlar da unutulmayacaklardır.