Genelde yazılarımdan sonra hep aynı tepkileri alırım. AK Parti’ye hiçbir şey söylememişsem ve de muhalefeti eleştirmişsem, muhalefete yakın olanlar “sen de iyice AKP’li oldun” derler. CHP ve muhalefetten yana bir şey yazarsam bu sefer AK Partililer “sen zaten CHP’lisin” derler ve bunlardan birçoğu da yazıyı okumadan yaftayı yapıştırırlar.
İnsanları etiketleme işi de sanırım “şark kafası” olsa gerek. Bu “kafa” için söylenilen değil; kimin söylediği önemlidir. Maalesef bu durum siyasette kendisini daha fazla göstermektedir. “Kendi lideri ne söylüyorsa doğru diğer liderlerden biri ne söylüyorsa yanlış” anlayışının hakim olmadığını söyleyebilecek var mı?
Halbuki iyi bir yönetim biçiminde herkesten alınabilecek bilgiler vardır. Herkesin iyi bildiği, doğru söylediği şeyler vardır. Bunları görmezden gelmek olsa olsa aymazlık olur.
Benim için durum budur. Yani bu köşemde hangi siyasetten olursa olsun doğru olana doğru, yanlış olana da yanlış demeye çalışıyorum. Tabii ki buradaki ölçü kendi bilgi ve birikimimdir. Herkes aynı şeyi düşünmek zorunda değildir ancak genel doğruları da atlamadan bunu değerlendirmek şartıyla.
Bir dostum “ya sen 2015’lere kadar AKP’yi eleştiriyordun, ondan sonra ne oldu da değiştin” diye sordu. Detaylıca anlattım: Kısaca izah edeyim size de 2015 yılına kadar AK Parti benim düşüncelerime göre doğru bir yolda ilerlemiyordu. ABD ile beraber, FETÖ ile PKK ile anlaşma peşinde, tüm komşularına düşman, üretimden çekilip “market olma hevesinde” bir yönetim sergiliyordu. 2015’den sonra ABD’ye restini çekti, FETÖ’yü, PKK’yı silmeye başladı, komşularıyla dost olmaya başladı. Ekonomisini üretime döndürmeye başladı. Peki, kim değişti o zaman? Ben mi Ak Parti mi?
Gelelim CHP tarafına; malum, bilenler bilir, 1992’de CHP’nin Konya’daki kurucularındanım. 1992’den 2010’lara kadar gelen CHP ile 2010’lardan günümüze kadar gelen CHP’nin aynı CHP olduğunu söyleyebilecek var mı? Her şeyi boş verin, 2010’dan önceki CHP Atatürkçü bir CHP iken; 2010’dan sonraki CHP, HDP gibi sosyal demokrat bir CHP’ye dönüşmüştür. Peki, yine soracağım, değişen ben miyim CHP mi?
Dostuma en son şunu söyledim: “Ben fikir bazında aynı yerde duruyorum. Sence kimler yer değiştirmiş?” İşte etiketleme yapmadan detayları düşünmek ve incelemek lazım. Doğru yönde değişen AK Parti ile kötü yönde değişen CHP arasında doğru ve yanlışları tabii ki söylemeye devam edeceğim. Burada tek baz alınacak kriter Türkiye Cumhuriyeti Devleti…
Tüm bunları düşündüğümde her partide doğru olan ve yanlış olan uygulamaların olduğunu da kabul etmek durumundayız.
Ben parti kuracak olsam öncelikle Atatürk’ü çok iyi incelerim. Çünkü Atatürk Anadolu insanını çok iyi analiz etmiş ve ülkenin nasıl kalkınacağının tahlilini en iyi şekilde yaparak bir devlet kurmuştur. Bunu çok iyi anlamak gerekir.
Mesela Atatürk o zaman padişahlığın devamını isteseydi ve de kendisini de padişah ilan etmiş olsaydı halkın buna bir itirazı olur muydu? Veya Ekim Devrimi’nin de etkisiyle sosyalist bir devlet kuracağını belirtseydi, halktan bir itiraz gelir miydi? Ama tüm bunlara rağmen Atatürk “Cumhuriyet” dedi. Çünkü ülkenin tüm halk katmanlarıyla kalkınmasının en güzel yolu Cumhuriyet idi.
“Laiklik” dedi çünkü devletin tüm dinlere uzak olması devletin gelişimini sağlayacaktı. Din adamlarıyla iç içe geçmiş devletlerin gelişemeyeceği ve halkın bu din adamları tarafından sömürüleceği gerçeğini çoktan görmüştü. Fransız İhtilali’ni de çok iyi okumuştu.
Bu örnekleri çoğaltmak mümkün. Kısacasını söyleyeyim; Parti kursam Atatürk’ün yolundan giden bir parti olurdu. Hiç başka bir ideolojiye ihtiyaç olmazdı. Bu ideoloji zaten daha önce denenmiş ve bu ülke için başarılı olmuş bir ideoloji olduğuna göre yeniden bir yol aramaya hiç gerek yoktur. Türkiye Cumhuriyeti’nin partisi Atatürkçü, demokratik Cumhuriyet’e inanan, laikliği benimseyen ve de antiemperyalist olmak kaydıyla ancak hayatını idame ettirir. Aksi halde çok partiler kurulur ve partiler çöplüğüne eklenir.
Dostlukla kalın.