Belediyeleri de çözüme dahil etmeli
Hani beylik laftır “çok zor günlerden geçiyoruz” diye söylenir. Ama içinde bulunduğumuz günler gerçekten çok zorlu günler… Tüm dünya için zor olduğu kadar ülkemiz içinde oldukça zor. Ve tüm dinamiklerimizle bu sorunun çözümünde birleşmek zorundayız. Bunun içerisine belediyeleri de dahil etme gerekliliğini de unutmamak lazım.
Şöyle bir hatırlayalım: Yıl 1994…
İstanbul’da yerel seçimlerde tabiri caizse “deve dişi” gibi siyasetçiler belediye başkanlığına aday. ANAP’tan çok değerli ve sevilen, halihazırda siyasette hizmetini sürdüren İlhan Kesici, SHP’den tüm dünyada tanınmış sanatçılarımızdan Zülfü Livaneli, DYP’den, ANAP İstanbul Belediye Başkanı olarak, İstanbul’un çehresini değiştiren Bedrettin Dalan, MHP’den, değerli mimar ve kentbilimci Ahmet Vefik Alp, CHP’den 1980 öncesinin ve 1980 sonrasının değerli siyasetçilerinden Ertuğrul Günay, YDP adayı eski bakanlardan değerli ve dürüst siyasetçi, rahmetli Hasan Celal Güzel, hatta Sosyalist Birlik Partisi’nin adayı bile çok önemli bir isim ekonomist ve yazar Arslan Başer Kafaoğlu… Bu adayların yanında Refah Partisi’nin adayı da, 1989’da yine RP’den Beyoğlu Belediye Başkanı adayı olup seçilemeyen, Recep Tayyip Erdoğan’dı.
O dönemde İstanbul halkı, Erdoğan’a o kadar güvenmişti ki, ben kendim şahidim, o dönemde SHP seçmeni olup da “Erdoğan’a oy vereceğim” diyen İstanbullu tanıdıklarım vardı.
Ve o seçimlerin sonucunda, İstanbul halkının teveccühüyle, tüm o “önemli “ adayları geride bırakarak, yüzde 25,19 oy oranıyla İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı oldu.
Şimdi de İstanbul halkı büyük bir çoğunlukla “İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu” dedi. Artık bunun, demokrasilerde, tartışılacak bir tarafı yoktur. Türk siyaset hayatına Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş isimleri girmiştir. Ve bunlar bundan sonraki süreçte de, ister sevelim, ister sevmeyelim, siyaset hayatının içerisinde yer alacak gözükmektedirler.
Ve şimdi yapılması gereken İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlarının da günümüzde yaşanan salgın sorununun çözümünün içerisine sokulmasıdır. Bu salgın, küresel bir salgındır. Tüm dünyayı etkileyen bir salgındır. Ve bu salgın, sağcı-solcu; Ak Partili-CHP’li ayırmayan bir salgındır. Bu salgına çözüm aramak da herkesin görevi ve sorumluluğudur.
Ayrıca, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’na veya Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı’na yapılmaya çalışılan engellemeler varsa, bunun o başkanlara veya o başkanların partisine değil, orada yaşayan halka olduğunu unutmamak lazımdır.
Siyasetin hayatına girdiğinden bu yana “gücünü halktan aldığını” belirten bir siyasetçinin, yine gücünü halktan alan bir başka siyasetçinin seçimine saygı duymaması düşünülemez.
Benim şahsım için önemli olan belediye başkanı, tabii ki kendi şehrimin belediye başkanıdır. Yani merak edenler için söyleyeyim; bu sıkıntılı günlerde kendi şehrimin belediye başkanı gibi 81 ilin belediye başkanı da önemlidir.
Daha önce yaşanan para toplama kampanyalarından memnun kalmayan, şaibeli bulan veya gerektiği yere harcanmadığını düşünen birisi, Hükümet’in belirttiği hesaba para yatırmaktan imtina ederken, mesela Konya’da yakından tanıdığı, hizmetinden memnun olduğu, Büyükşehir Belediyesi’nin yapacağı bir kampanyaya seve seve katılabilecektir.
Aynı şekilde Ankara’da, İstanbul’da, İzmir’de ve diğer illerde yaşayan vatandalar arasında bu şekilde düşünen olamaz mı? Ve şimdi vatandaşlar olarak bizlere hem daha çok para, hem daha çok hizmet, hem daha çok destek gereklidir.
Bu gerekliliği parti farkı gözetmeyen tüm halk hissetmektedir. Bugünkü gibi sıkıntılı durumlarda hala partizanlık yapmaya kalkan, hala siyaset kayığında kavga etmeye çalışan ve de halkın taleplerini dikkate almayan siyasileri de bu halk kendi adalet süzgecinden her zaman geçirmiştir.