Bazen yaptıklarımızın sonunu da düşünmek gerekir
Aslında hayatla ilgili herkesin bildiği veya anlatıldığında hatırladığı birçok hikayeler vardır. Mesela; Devesiyle birlikte çölde yürümekte olan bir bedevi, yürüyen, dudakları susuzluktan kurumuş bir adama rastlamış. Adam bedeviyi görünce su istemiş. Bedevi, devesinden inip ona su vermiş. Suyu içen adam birden bedeviyi iterek deveye atladığı gibi kaçmaya başlamış.
Bedevi arkasından bağırmış:
”Tamam deveyi al git ama senden bir ricam var. Sakın bu olayı kimseye anlatma”.
Bu isteği tuhaf bulan hırsız biraz duraklayıp nedenini sormuş.
”Eğer anlatırsan, demiş bedevi, bu her yere yayılır ve insanlar bir daha çölde muhtaç birini görünce yardım etmezler.”
Bunun gibi çok hikayeler vardır örnek alacağımız ve ders çıkartacağımız. Ama nedense hepsini biliriz ve hiçbirini dinlemeyiz. Bir üstattan dinlemiştim: Elindeki cep telefonunu göstererek; “bu cep telefonunda Kuran var, hadisler var, fıkıh kitapları indirilmiş durumda yani anlayacağın İslam dini adına tüm bilgiler var. Ancak hafızasında bu bilgiler var diye, cep telefonum kesinlikle Cennet’e gitmeyecek” diye anlatmıştı. Gerçekten çok güzel bir örnekti.
Maalesef insanların birçoğuna baktığımızda gerçekten İslam bilgisi gayet iyi ve yerinde ama uygulamaya gelince hiç üzerine basmıyorlar.
“Anlatıldığına göre, Sasani hükümdarlarından Adil Nuşirevan, güzel bir yaz günü, adamlarıyla ava çıkmış. O tepe, bu yamaç epey uğraştıktan sonra, hükümdarın adamları bir dağ keçisi vurmuşlar. Vurdukları dağ keçisini düze indirip kebap yapmak hükümdara sunmak istemişler.
Düze iner inmez ateş yakmışlar. Avı kesmişler, kızartmak için hazırlamışlar. Bakmışlar ki yanlarında tuz yok.
Yakınlarda bir köy varmış. Tuz getirmesi için bir asker görevlendirmişler. Yola çıkmadan önce Adil Nuşirevan askeri çağırmış. Karşısına alıp:
-”Tuzu para ile al!” demiş.” Yoksa bedava alma adeti çıkar, köy harap olur”
Etrafındakiler:
-”Bu kadarcık şeyden ne zarar gelir ki, padişahım?
Padişah şöyle cevap vermiş:
-”Cihanda zulmün temeli ufacık bir şeydi. Ama her gelen onu büyüttü. Nihayet şimdiki duruma ulaştı. Eğer padişah halkın bahçesinden bir elma yerse, etrafındakiler ağacı kökünden sökerler. Padişah beş yumurta için zulmü reva görürse, askerleri bin tavuğu şişe vururlar.”