Türkiye’de artık bazı cahilce tartışmalardan kurtulmak gerekir. Bunlardan birisi de Atatürk’ü sevme tartışmasıdır.
Geçenlerde bir sosyal paylaşım sitesinde “Atatürk’ü sevmiyorum, sevmek zorunda değilim” diye bir yazı okudum. Bunu da demokrasiye bağlamış. Yani demokraside istediğim gibi düşünürüm mantığında bir vatandaş.
Şimdi bu yazıda “Atatürk şunları yaptı, bunları yaptı” gibi beylik laflar söylemek istemiyorum. Zaten bu mantıkta birine ne dersek diyelim, aynı şeyi savunacak nasıl olsa…
Ama genel anlamda şunu söylemek lazım: Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’tür. Bunu Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşayan herkes kabul etmelidir. “Atatürk’ü sevmelidir” diye bir şey söylemem ama Atatürk’e minnet duymalıdır. Atatürk’e saygı duymalıdır. En önemlisi de Atatürk’e küfretmemelidir.
Bugün Atatürk’ün devlet adamlığını, liderliğini, yöneticiliğini ve siyasi dehasını tüm Dünya kabul etmişken, kendisini farklı kılmaya çalışan birkaç marjinal din tüccarının sevmiyorum demesi, aşağılamaya çalışması veya kötülemesi hiçbir şey ifade etmez. Ancak vicdanlarda bir rahatsızlık yaratır muhakkak.
Atatürk’e saygı göstermek her Türk vatandaşının görevidir. Hani bir fıkra vardır ya; “Adamın biri ben Allah’a inanmıyorum demiş. Öteki de cevap vermiş: Allah’ın da çok umurundaydı” diye” Aynen bunun gibi Atatürk’ü birilerinin sevip sevmemesi değildir önemli olan…
Önemli olan Devlet büyüklerine saygı göstermenin bir kültür oluşturabilmesi ve bu kültüre sahip çıkabilmektir. Aksi halde dediğim gibi; bir din tüccarının Atatürk’ü sevmesinden çok sevmemesi daha iyidir. Hele bu tür din tüccarlarının, ülkenin dinine verdikleri zararı, halkına verdikleri zararı ve geri kalmışlığımızın temelini oluşturmasını düşünürsek bu tür din tüccarlarının Atatürk’ün adını ağzına almamaları daha yeğ tutulur.
Sonuç olarak şunu söyleyeyim; Tüm Dünya ülkelerinde, Devleti kuranlara saygı vardır. Bizler de Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak Atatürk’e saygı duymalıyız. Diğer Devlet büyüklerimize duyduğumuz gibi….