Dünkü yazım yarım kalmıştı. Daha doğrusu pandemiden, politikaya geçememiştim. Bugün Ak Parti kongresinin politika kısmına biraz değinelim.
Öncelikle günlerdir Ak Parti kongresinde Genel Başkan Erdoğan’ın ne söyleyeceği konuşuluyordu. “2023 manifestosu” gibi bir isim koyulmuştu. Herkes Ak Parti hareketinin toplumsal savlarını dinleyeceğini, Ak Parti akımının hareket tarzını duyacağını düşünüyordu. Ve sonunda Ak Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan kürsüye geldi. Beklenen konuşmasını yaptı. Ancak manifesto oluşturacak bir şey maalesef duyamadık. Bu konuşma Anayasa değişikliği üzerine kurulmuştu.
Yani Cumhurbaşkanı Erdoğan kürsüden yeni bir anayasa yapmak isteğinde olduğunu ve diğer partilerin de buna destek vermesini istedi. Tabii ki bu anayasa değişikliği talepleri, 40-50 yıllık yakın tarihimizde iktidar olsun olmasın tüm partilerin hem seçim bildirilerini hem de değişmez vaatlerini oluşturmuştur. Ancak buradaki en ciddi adım 2017’de anayasa değişikliği getiren referandum adımıdır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu isteğinden bahsetti ancak bunun karşılığı var mı derseniz, bunun cevabı bende çok olumlu değildir. Yani bahsedilen gibi bir anayasa değişikliği toplumun tüm katmanlarının katılımıyla ve tabii ki partilerin katılımıyla olması gerekir ki; böyle bir teklif için partilerin desteğini almak bile olanaksız gözükmektedir. Ak Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın aynı konuşma içerisinde “Bay Kemal” diyerek CHP’ye; “Zillet ittifakı” diyerek Cumhur ittifakı dışındaki partilere sataşması, pek de bu birliktelik ortamının oluşacağı izlenimini vermemektedir.
Kısacası bu “yeni anayasa” bahsi pek de ayakları yere basan bir söylem değildir. İkincil olarak Ak Parti kongresinde konuşulan konu ekonomidir. Genel Başkan Erdoğan “Ülkenin, birçok kez ekonomik veriler konusunda testten geçtiğini ve bu son günlerdeki dalgalanmanın, ülkenin ekonomik gücünü yansıtmadığını belirterek yabancı yatırımcıların ülkemize yatırım yapabileceklerini belirtmiştir. Ayrıca yastık altındaki paraların ve altınların çok rahatlıkla yatırıma çevrilebileceğini bu konuda Devlet’e güvenmeleri gerektiğini de yastık altında birikimleri olanlara ifade etmiştir. Gurbetçilerimizin de sorgusuz sualsiz paralarını ülkemize getirebileceklerini sorgu sual sorulmayacağını söyleyerek tipik bir “varlık barışı” uygulaması belirtmiştir.
Genel Başkan Erdoğan samimiyetle bunları ifade etmiş ancak bu konuda da vatandaşın veya yabancı yatırımcının ne düşüneceği çok daha büyük önem arz etmektedir.
Son dönemde yaşanan bazı hukuki ve sosyal alandaki tartışılır kararlar yabancı yatırımcının güvenini illaki sarsmıştır. Bundan ötürü yabancı yatırımcının ülkeye gelmesi için bir takım önlemlerin –ki bunların başında hukuk reformu gelmektedir- alınması gerekmektedir. Aynı şey vatandaşlarımız için de geçerlidir. Daha önce de vatandaşla omuz omuza ekonomi mücadelesi verileceği, herkesin yastık altındaki dövizini, altınını yatırıma sokması ve de “Türk Lirası’nın en iyi yatırım olacağı” belirtilmişken; o dönemde bu sözlere güvenmeyip mesela dolarını bozdurmayanlar gayet karlı bir dönem yaşamışlardır.
İşte tüm bunları düşününce “manifesto” olabilecek bir konuşma dinleyemedik. Her ne kadar bir takım “kraldan çok kralcılar” her kelimesinden çok farklı farklı anlamlar çıkarmaya çalışsalar da öyle komplo teorisi falan kurmaya gerek yok. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasının temelindeki en önemli üç konu bence buydu.
Bu arada tabii ki MKYK listesine iki Konyalı hemşerimizin girmesi çok önemliydi. Daha doğrusu her partide böyle bir üst kademe yönetici bulunması Konya için bir avantajdır. MHP Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Kalaycı Konya için bir avantajdır. Mesela CHP’de Yüksek Disiplin Kurulu Üyesi hemşerimiz Gülsüm Filorinalı’nın bulunması bir avantajdır. Hatta bu sayıları daha da arttırmak tüm partilerimizin hedefi olmalıdır. Ak Parti’de de 2004’ten 2018’e kadar 14 yıl boyunca Konya Büyükşehir Belediye Başkanlığı yapan ve gerçekten Konya tarihinde de bence en iyi belediye başkanlarından birisi olan, Tahir Akyürek’in Ak Parti’de MKYK’ya girmesi mutluluk vericidir. Aynı zamanda MKYK üyesi olarak seçilen ve ardından da mevcut görevi olan genel başkan yardımcılığına tekrar görevlendirilen Leyla Şahin Usta’nın da Konya’ya hayırlı olmasını temenni ediyorum. Her iki politikacıya da yeni görevlerinde başarılar diliyorum. Parti yönetici sayılarının daha da artması dileklerimi de bu vesileyle iletiyorum.
Bundan sonraki süreç ne olur, yeni anayasa olur mu, ekonomide ülke olarak sıcak para yani yatırımcı bulabilir miyiz, yakında hepsinin cevabını alacağız? Umut edelim Ak Parti için ve ülkemiz için bu kongre hayırlar getirsin.
Dostlukla kalın.