Biz de her konu takım tutmak gibidir. Bir kişiyi seversek, o kişi hep iyidir. Sevmediğimiz kişiyi de ömrü billah sevmeyiz. Yani hiç toleransımız yoktur. Takım tutar gibi, bir şeyi benimsemeye başlar ve o şey de ömrü billah değişmez. Partilerimiz de öyledir aslında. Amca bir zamanlar kendi deyimiyle “Halk Partili” olmuştur. Aradan 50 yıl geçmiştir ve hala “değiştirmem ben” der. Veya bir tarihte Adalet Partili olmuştur, üzerinden o parti kapanmış, bilmem kaç kere isim değiştirmiştir ama o hala Adalet Partilidir.
Artık bu siyaset tarzını bırakmalıdır. Yani durmadan parti değiştirsin demiyorum ama fikirlerine sahip çıksın. Yani kişi, bir partili olur, o parti yönünü değiştiriyorsa, politikalarını değiştiriyorsa, o zaman, o kişi tekrar tuttuğu partiyi değerlendirebilmelidir.
Bakın şimdi en basit özetiyle örnekler vereyim: Recep Tayyip Erdoğan Başbakandı. “Çözüm süreci” adı altında bir proje başlattı. O zaman AK Partililerin ve HDP’lilerin dışında çok fazla destek görmedi. MHP ve CHP yüzde yüz karşı çıktılar. “PKK ile müzakere olmaz” dediler.
Şimdi gelinen aşamada AK Parti’nin lideri Erdoğan, çözüm sürecini bitirdiklerini söylediği gibi aynı zamanda 2014 yazından itibaren PKK’yı orada bitirmek için büyük bir operasyon başlattı. Yani bu konuda AK Parti, MHP ve CHP aynı çizgiye gelebildiler.
Başka birörnek vereyim; AK Parti, 17-25 Aralık’a gelene kadar Fethullah Gülenle işbirliği yaptı. Hatta aralarında grift bir yapı oluşturdular. Bu süre içerisinde CHP’liler hep AK Partilileri eleştirdiler: “F tipi yapılanma” dediler, Fethullahla mücadele etmek gerekli” dediler. Sonuçta Fethullah Gülen cemaatine hep karşı oldular ve AK Partiyi de hep uyardılar.
Gelinen aşamada Cumhurbaşkanı Erdoğan 17-25 Aralık sürecinden başlamak üzere FETÖ ile en büyük mücadeleyi veren isim. Yani CHP’nin onlarca yıldır söylediği FETÖ tehlikesine karşı mücadele vermekte.
Diğer taraftan, ABD’ye rağmen Suriye’de bir mücadele veren Türk Ordusu ve Cumhurbaşkanı var. Yani bu bağlamda ABD ve İngiliz emperyalizmine karşı duran bir isim niteliğinde Recep Tayyip Erdoğan. ABD ve İngiliz emperyalizminin en büyük karşıtlarının solcular ve CHP’liler olması gerektiğini düşündüğümüzde, CHP’nin bu konuda da Cumhurbaşkanı Erdoğan’la ters düşmeyeceğini düşünebiliriz.
Peki, o zaman CHP’deki bu Erdoğan düşmanlığını siyasi olarak açıklamanın imkanı var mı? Yani siyasette eski defterler açılıp durmaz. Siyasette konjonktürler vardır. “Müflis bakkal eski defterleri açar” mantığı, siyasette doğru bir mantık olmaz.
Suriye’de emperyalizme karşı duran, PKK’ya karşı bitirici darbeleri vuran ve FETÖ ile kıyasıya savaşan Cumhurbaşkanı Erdoğan’la bu siyasi konjonktürde anlaşılamayan nedir? Ya da diğer bir soruyla CHP bu düşüncelerini değiştirip ABD emperyalizmi ile, PKK ile, FETÖ ile mücadele etmeyi bırakmış mıdır?