Türkiye gündemine yetişmenin inanın hiç imkanı yok. Bir konu hakkında yazayım derken diğer bir konu peydahlanıyor. Haydi o konuda da yazayım derken, bir konu daha, bir konu daha ve konular birikip duruyor. En sonunda ilk yazmayı düşündüğünüz konu arada kaybolup gidiyor.
Elimde hangi konular var diye şöyle bir baktım ve elde olmayan paradan alınması düşünülen 750 TL konusu en çok gündemde konuşulan konu. Tabii ki Ak Parti’nin kongre süreci, Bahçeli’nin DEM Partililerin elini sıkması, dijital dünyaya haksızlık, otomotiv toplantısı. İşte buyurun ilk etapta göze çarpan konular bunlar. Bunların hepsini ayrıntılı bir biçimde yazacak olsam sanırım sayfalarca sürmesi gerekir. O nedenle kısa kısa değineyim.
750 TL’LER BU SENE KESİLMEYECEK
Ortada “fol yok yumurta yokken” bir haftadır tartışılan Savunma Sanayi Destek Fonu’na katkı için kredi kartlarında 750 TL para alınması durumu ertelenmiş. Ak Parti’nin hep uyguladığı bir sistem aslında bu. Yani ortaya bir şey atılıyor. Ondan sonra tepkiler bekleniyor. Ardından da o tepkilere göre Genel Başkan Erdoğan ortaya çıkıp, bir sonuç belirliyor. Bu duruma aslında 22 senedir alışmış olmak lazım.
Bu durumun saçmalığı ortada dururken Ak Parti Genel Başkanının buna “evet” deyip, geçmesi zaten imkânsızdı. Bu konunun saçmalığı ile ilgili 2 önemli husus vardır. Birincisi bankalar borçlarına sadık, düzenli ödeme yapan müşterilerinin kredi kartı limitlerini artırıyorlar. Çoğu zaman müşterinin bile sonradan haberi oluyor bu artırımdan.
Birçok kişinin kredi kartı limiti 100 bin TL vardır. Ama bu durum, kişinin 100 bin TL’sinin olduğunu göstermez ki. Yani bu 100 bin TL olmayan, hayali bir paradır. Farz edelim kişinin maaşı 25 bin. Adamın cebindeki kredi kartı limiti 100 bin olabilir ama geliri 25 bindir. Yani ortada 75 bin TL diye bir para yoktur. Olmayan paradan da vergi alınmaz.
Bu durumun ikinci saçmalığı da ülkede israf, savurganlık, haksızlık o kadar fazla iken vatandaştan yardım beklemek sorundur. Önce Devlet kendi israfının ve savurganlığının önüne geçmelidir. Örnek olmalıdır. Ondan sonra millet bırak 750TL ödemeyi, 7 bin 500 TL bile öder.
Tabii burada Sevgili Mustafa Destici’nin söylediği çok anlamsız bir yakıştırmadır. En son 2022 yılı sonunda Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın açıkladığına göre (-ki o yıldan sonra bunun net rakamı söylenmedi) 2022’de 8 tane Cumhurbaşkanlığı uçağı varken (şimdi bu rakamın neredeyse iki katına çıktığı konuşulmakta) BBP Genel Başkanı Destici’nin “bu uçaklar gereksiz ve fazla” dediğini duymadığımız halde vatandaşın 750TL vermemesini suçlaması ancak abesle iştigal olur.
Bu konuyu, makam araçları, bakanlıkların savurganlıkları, rüşvetin ve vurgunculuğun artması gibi konularla çoğaltmak mümkün ama daha uzatmaya gerek yok bence.
Sonuçta Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan başlamak üzere bakanlar, milletvekilleri, siyasiler, Devlet’in diğer erkanı bir tutumluluğa başlayıp, savurganlığı bırakırlarsa; inanın vatandaş bu 750’yi de dert etmez, 7bin 500’ü de…
AK PARTİ KONGRELERİ EN DEMOKRATİK KONGRELERDİR
Ak Parti’de genel kongre takvimi başlamıştı. Geçtiğimiz gün Konya İl Başkanı Hasan Angı da yaptığı basın toplantısıyla bu takvim konusunda bilgi verdi.
Öncelikle şunu belirteyim: Ak Parti’deki kongre süreçleri her zaman bana çok olumlu gelmiştir. Demokrasinin en temel özelliklerinden birisi uzlaşma rejimi olmasıdır. Ve Ak Parti il ve ilçe kongrelerine uzlaşarak gider. O nedenle de genellikle tek liste olur bu seçimler.
Şimdi hemen birileri çıkacak ve bana demokrasiyle ilgili bilirkişilik yapmaya çalışacaklardır. O nedenle hemen uyarayım, çok adaylı kongreler demokratiktir diyen varsa benimle hiç tartışmasın. Çünkü bunu savunacak kişi ABD’nin Irak’a getirdiğinin de demokrasi olduğunu düşünüyordur. Onunla da benim konuşacak hiçbir şeyim yoktur.
Ak Parti’de süreç şöyle işliyor. Parti içerisindeki bir takım kişilerin veya grupların önerdiği başkan adayları gerek ilde gerekse genel merkezde değerlendiriliyor. Bu değerlendirilme yapılırken tabandaki üyelerden, o bölgede yaşayan kişilerden, esnaftan, iş adamından, sanayiciden vs. herkesten fikirler alınıyor. Bu alınan fikirler ortak bir havuzda değerlendirilerek en ideal aday belirleniyor. Diğer aday adayları da o aday etrafında birleşerek seçime gidiliyor.
Hasan Angı’ya basın toplantısında soruluyor: “aday mısınız yine” diye. Başkan Angı şu anda aday olup olmayacağını bilemez ki. Genel Merkez Konya’daki tüm verileri toplayarak, bütün siyasi etmenleri değerlendirerek ya yeni bir il başkanı çıkaracak ya da Hasan Angı ile devam edeceğiz diyecektir. Çünkü Ak Parti’de il başkanı genel merkezin ve genel başkanın ildeki temsilcisidir.(Aslında böyle de olmalıdır) Birçok partide olduğu gibi; sanki il başkanı partinin politikalarını değiştirip yeni politikalarla yürümesini sağlayacakmış gibi bir hayale kapılmak sadece adaylığın getirdiği heyecan olarak değerlendirilebilir.
Konya Ak Parti’nin kalesidir. Dolayısıyla buradaki Ak Partililer aynen İzmir’deki CHP’liler gibi biraz “şımarık” politika izlerler. Bu tür politika aslında parti kurumuna zarar verir ama bunu görmezler. Burada da birçok aday adayı ismi dolaşmaktadır. Bu isimlerin çokluğu maalesef siyasette karmaşa demektir. Ancak siyasette bu kadar karmaşa seçimi etkiler ve mevcut sistemi değiştirmeme kararını körükler. Ve Konya’da da sistemin değişmeyeceği gibi bir izlenim bende oluşmaktadır.
Bugünlük burada bırakayım yarın kaldığım yerden devam edeyim.
Dostlukla kalın.