2023’e kadar politikasız olmaz
Siyasette havalar biraz daha ısınıyor. Ak Parti, CHP ve İyi Parti’de kongre heyecanları yaşanıyor. Eski başbakanlardan Ahmet Davutoğlu partisini kurdu. Eski bakanlardan Ali Babacan’ın partisinin de eli kulağında. Hatta çok fazla haber alamasak da CHP eski milletvekillerinden, Emekli Büyükelçi Öztürk Yılmaz’ın da parti kurma çalışmaları vardı.
Sonuçta bu denli siyasi hareketlerin yoğunlaştığı bir ortamda aynı zamanda “ne olacak bu Türkiye’nin hali?” Sorularının da çoğaldığı bir konjonktürde ben de soruları topluca cevaplayayım.
Öncelikle güncel siyasi değerlendirme içerisinde duruma bir bakalım. İşçi-Memur sıkıntı içerisinde, ay sonunu nasıl getireceğinin hesabı içerisinde boğulmuş durumda. Esnaf sıkıntıda. Sanayici, iş adamı sıkıntıda. Çiftçi, üretemiyor, ürettiği, para etmiyor ve ithal tarım ürünleri ile rekabet edemiyor ve kan ağlıyor.
Öğrenciler, geleceklerinden umutsuz. Üniversite okuyan öğrenciler mezun olduklarında iş bulamayacaklarının inancı içerisinde çaresizlikle yaşıyorlar. Sadece öğrenciler değil, öğrenci olmayan gençlik bile umutsuzluk içerisinde… Geleceği ile ilgili bir planlama yapamayacak durumda bir gençlik ortada duruyor.
İnsanlar umutsuz, kırgın, korkmuş, yorgun, tedirgin… Caddede, sokakta gezerken bunu insanların yüzünden okuyabiliyorsunuz. Eskiden böyle durumlarda vatandaş, yöneticilerine sitem eder, eleştirir, kızar, bağırır çağırır ve tabiri caizse gazını boşaltırdı. Şimdilerde böyle bir şey yapma şansı da yok. Yaptığı zaman başına ne geleceğinden korkuyor.
Sokakta baskı çok. Alışverişte baskı çok. Sosyal yaşamda baskı çok. Her alanda baskı çok.
Ve bu durum çok uzun süre bu insanları taşımaz. Bu süreç bu şekilde devam ederse olay artık toplumsal travmaya dönüşecektir. Dolayısıyla, bu vatandaşları biraz da olsa rahatlatmak gerekmektedir.
Peki vatandaş nasıl rahatlayacaktır?
Şunu belirtmek gerekir öncelikle; bundan sonraki süreçte sistem budur. Bu sistem değişmeyecektir. Kapitalizm çerçevesinde herkes bulunduğu sistemsel konuma alışmaya çalışacaktır. Ama sosyal manada ortamı daha rahatlatacak, muhafazakar olmayan bir iktidar lazımdır. Tabiri caizse vatandaşın gazını almak için bir liberal partiye ihtiyaç vardır. Tabii ki ülkemizde liberal partiler gereken ilgiyi görmedikleri için, toplumu rahatlatma ni merkez sol partiler üstlenmiştir.
Bu özet değerlendirme neticesinde varılacak sonuç 2020’de bir seçim olması ihtimalidir. Hatta daha ilerisini söyleyeyim, eğer ekonomi konusunda biraz gelişme sağlanabilirse bu seçimi ilkbaharda Ak Parti’nin istemesi olasıdır. Ama ekonomideki gelişmeler Ak Parti lehine olmazsa Sonbahar diğer bir deyişle “hazanda” seçim gözükmektedir. Tabii ki sistem teorik manada düzgün işlerse olacak olan budur.
Yine normal şartlar altında seçimde ne olur diye bakacak olursak; Yeni kurulacak partiler, İyi Parti, CHP ile ilişki içerisinde olmaya devam edeceklerdir. Ak Parti de, MHP desteğini almaya devam edecektir.
Bu durumda da, son Kurultay’dan Genel Başkan olarak çıkacak olan CHP Genel Başkanının Cumhurbaşkanı olması olasılığı çok çok fazla gözükmektedir. Şimdi tabii ki birçok kişi bu yazdıklarıma itiraz edecekler ama artık toplumda sağ-sol gibi kavramlar kalmadığı için toplumun büyük çoğunluğuna bu durum çok da inanılmaz gelmeyecektir.
Ama şöyle de düşünmemek lazım CHP iktidarı süreci sadece bir toplum rahatlaması dönemidir. Uzun sürecek bir dönem değildir. Ama küresel sermayenin de destekleyeceği bir siyasetçi bu dönemde ortaya çıkacaktır. Mesela Ali Babacan’ın kuracağı parti sonraki iktidar dönemi için olumlu bir gelişme yaşayacaktır.
Yani “2023’e kadar seçim yok” demek, böyle hareketli bir zeminde bu hareketi hissetmemek demektir. Ama malum yerçekimi kanununu bilmeyen için de yerçekimi vardır.