Herkese iyi haftalar diliyorum. Bu haftaki yazımda sizlere çok rahatsız olduğum bir durumdan bahsedeceğim. Herkesin boş vakit eğlencesi elbette vardır, benimki de dizi/film izlemek. Özellikle bunu sinemada izlemenin tadı bir başkadır bence.
Film izlemeden önce alınan mısır patlağı ve içeceğin elimizde hazır olduğu; ekranın aydınlanmasını iple çektiğimiz ve filmi izlemeye başladığımız o an. Film aralarında 5 dakikalık molaya çıkıp filmin başlamasına kısa bir süre kalınca salona gireriz. Film esnasında oyuncuların kötü davranışlarına tüm salon tepki veririz, hüzünlü anlarda salon hıçkırıklara boğulur, yeri geldiğinde de o hıçkırıklar kahkahalara çevrilir. Sanki bir futbol maçını tribünden izliyormuşsun da aynı tezahüratları yapıyormuşsun hissi verir bu ortak duygular bana.
Bana en son gittiğin film neydi diye sorarsanız Bergen’e gitmiştim. Kendisinin hayat hikayesini yakından takip eden biri olarak ilk seans biletlerini almıştım. Filmin sonunda benimle birlikte birkaç kişi daha ağlamaktan salonu boşaltmamıştı.
Benim için sinemanın çok ayrı bir yeri var buraya kadar anlattığım üzere… Asıl sorun buradan itibaren başlıyor. Artık sinema kültürünün eriyip bittiğini hissediyorum. Çeşitli platformlarda yayınlanan diziler/ filmler sinema sektörünü kuyunun dibine doğru itiyor. Bir tıkla ve her ay belirli ödeme yapılarak üye olunan bu sitelerde sezon sezon diziler çekiliyor, filmler belgeseller yayınlanıyor. Ve öyle bir kitleye hitap ediyor ki bu sinema sektörünün yakın zamanda adını anmayacağımız anlamına geliyor.
Bu durumun kimden kaynaklandığını çözmek zor. İnsanlar mı artık sinemada film izlemek istemiyor, yapımcılar mı sinemaya katkı sağlamıyor yoksa bu durum piyasanın devlerinin mi kolayına geliyor anlamak imkansız. Belki de insanlar artık bir filme 50 TL vermek, bir mısır patlağına- içeceğine kat kat paralar harcamak istemiyorlar. Sinema sektörünün gidişatını merakla bekliyorum, belki de her bütçeye uygun filmler yapıldığında sektör yeniden dirilebilir, ne dersiniz?