Sevgili dostlar, herkese selamlar ve iyi hafta sonları. Nasıl, yoğun musunuz? Çoğunuz ya yoğunsunuzdur ya da yorgunsunuzdur…
“Çok yoğunum, yoğun bir dönemden geçiyorum” diyen ne de çok insan var değil mi? Vallahi sizi bilmem ama bana bu ‘yoğun’ kelimesini duymaktan gına geldi, bıkkınlık geldi, sıkkınlık geldi. Ne çok yoğun insan var yahu? Şaşılacak şey değil mi gerçekten de. Peki yoğunsunuz da ne yapıyoruz? Günlük yaşantımızda bu kelimeyi sıklıkla duyduğumuza göre herhalde milletçe yakında fezaya çıkacağızdır.
Kullandığımız birçok kelimeye hakim olmadığımız gibi bu ‘yoğun’ kelimesine de aslında hakim değiliz. Yoğunluktan kastı ne insanların? Sıkışıklık ya da bir işe konsantre olma durumu. Bir işe konsantre olmuşsan ya da bir işten dolayı sıkışıksan yalnızca o işle uğraşırsın. Peki öyle mi kazın ayağı? Değil. İşte bu insanı gıcık ediyor bir yerde. Neden? “Yoğunum” diyorsun, bir telefon çalıyor ve işi gücü bırakıyorsun. Bu nasıl yoğunluk? Kendinizi kandırıyorsunuz. Adam bir de öyle bir söylüyor ki “Yoğunum” diye sanki bilimsel çalışma yapıyor. Bunu diyen insan diğer insanlardan kaçıyordur ve bahane arıyordur. Mevzu bu.
Bir de yorgunluk var. Kastettiğim yorgunluk, bir muhabbette, sohbette bir kişinin “Ya ben yoruldum” demesi durumu. Bazıları da bu kelimeyi öyle bir edayla söylüyor ki sanki tarla çapalamış, madende çalışmış. “Zihinsel faaliyette bulunmaktan yorulduğunu” ifade eden insanlar var. Bu da bir kaçıştır bir yerde. Ama kaçmak için de bir sebep olması lazım değil mi? Düşündünüz ve bir şey ortaya koydunuz, icat ettiniz. Ya da düşündünüz ve neticesinde yazdınız, çizdiniz ortaya bir eser çıkardınız. Tamam, eyvallah. Düşünmek zihni yoran bir şey kabul ediyorum. Varmaya çalıştığım şey şu; en son ne zaman parlak bir fikir ortaya koydunuz? Ne buldunuz? Verecek cevabınız yoksa siz yorgun falan değilsiniz, kendinizi yormak istemiyorsunuz. Fakat bir imkan verildiğinde başkasını öyle bir yorarsınız ki… Yalan mı? Samimi olun. Yorgunluğun ne demek olduğunu bilen, kavrayan, idrak eden bir insan başkasını yorar mı? Mantıklı olun.
Milletin üzerinde ölü toprağı var. Özgün düşünce mi, o da ne? Öyle bir zamana geldik ki, düşünebilen insan zanaatkar oldu. Zanaat dediğimiz şey, bu noktaya geldi. Düşünmüyoruz, çünkü yorgunuz. Yoğunluk da olunca gözlerde fer, ışıltı falan kalmıyor tabii.
Yazıyı okuyan herkesi zihinlerini açmaya davet ediyorum…