Günümüz yaşam koşulları ile geçmişin yaşam koşullarını kıyas etmek bile çok zor. Eskiden anne ve babalarımız ne kadar sağlıklı bir yaşam sürmüş. O zamanın ağır şartlarına rağmen insanlar sağlıklı ve huzur içinde imiş.
Eskilerin dediği ve benim çok sevdiğim bir söz vardır. “Hiç doktor yüzü görmeden uzun yaşadı” diye. Gerçektende şöyle bir eskiye bakacak olursanız veya 80 yaşının üstündeki kişilerle konuşacak olursanız doğal ve sade bir yaşam sürmüşler.
Düşünün bir kere elektrikli süpürge yok, el süpürgesi ile evi süpürmek zorunda, çamaşır makinesi yok elde yıkamak zorunda, bulaşık makinesi yok elde yıkamak zorunda, kısaca her şeyi siz el gücünüzle, ayak gücünüzle yapmak zorundasınız. Doğal gaz yok iken kaç defa odun almak için odunluğa kaç adım attığınızın haddi hesabı yoktu.
Peki şimdi öyle mi ya süpürge şıp diye evi temizliyor. Çamaşır makinesine koy çamaşırı sadece asma işini yap. Bulaşıkları makine yıkasın artan vakitte de eh televizyonda dizi, evlenme programı, dedikodu saati izlerken yanında çay kahvaltı ya da komşuda kahvaltılı gün, öğleden sonra arkadaş da gün. Çocuklar mı? Onlar kahvaltı yapmadan da okula gidebilir,”Amaan bir liraya bir şeyler alsın yesin ne olacak.”
Ya da! Yapacak hiçbir şey yok çocuğu okula götüreyim okulda arkadaşlarla çene çalayım. Canım çok sıkılıyor kendimi kenara konulmuş hissediyorum gibi sözler hep duyduğumuz sözler yukarıdakiler de günlük hayatta olağan yaşam şekli hepsi doğru değil mi? Arada yok canım benim hiç de öyle değil diyenler çıkacak eminim. Haklılar tabi ama ben toplumun yüzde 90’nından bahsediyorum.
Ve genelde bayanlar kendini bir köşeye sıkışmış hissediyor ve mutsuzlar. Yapacakları bir şey yok. Hâlbuki biraz hareket ne kadar hayatını değiştirecek kendini ne kadar sağlıklı ve mutlu hissettirecek. Ve yeni bir sosyal çevre oluşmasına da neden olacak.