Kadına şiddetin günden güne tırmanarak devam ettiği günlerde yine bir 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutladık. Yine bir çok programlar yapıldı ve yine kadınlar üzerine bir çok söylemler söylendi.
Aslında her dönemde büyük acılar çeken kadına bütün bunlar bir deva olmadı. Kadın yine dövüldü, yine hakarete uğradı ve yine canından oldu. Bir kere zihniyet değişmediği sürece, ne kadar kadınlar günü kutlarsanız kutlayın sonuç değişmeyecektir.
8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle yapılan bir araştırma da ne denli haklı olduğumu gözler önüne seriyor. Yapılan araştırmada her 100 kadından 97’si hayatı boyunca en az bir kere şiddet görmektedir.
Ayrıca yine bu araştırmaya göre, kadınların yüzde 20’si silah ve bıçak gibi aletlerle şiddete uğruyor. Üniversite mezunu kadınların yüzde 23’ü fiziksel şiddete, yüzde 71’i ise ekonomik ve cinsel şiddete maruz kalıyor.
Kadına şiddetin cahili ve okumuş olmasının söz konusu olmadığı bu araştırma ile de gözler önüne serilmiş oluyor. Toplumun kadına bakış açısının değişmesi gerekmektedir. Kadının da bir insan olduğu ve erkek ile kadının birbirini tamamlayan iki karşı cins olduğu gerçeğini kabul etmeliyiz.
Ancak toplumda yaygın olarak dolaşan “kızını dövmeyen dizini döver” ve “kadının sırtından sopayı” safsataları erkeklerdeki şiddetin dışavurumu olsa gerek. Ancak kadının dövülecek değil, Allah’ın erkeklere emaneti olduğunu bilmemiz gerekmektedir.
Bizim inancımıza göre kadın erkeğe verilen bir emanettir. Emanete ihanet etmekte en büyük günahlardan biridir. Kadınına sahip çıkan onu şefkatle koruyup kollayan erkekler, bu dünyada da öbür dünyada da huzuru hak eden kişilerdir.