Hepimiz sık sık duyarız değil mi, "Sevdiklerinize zaman ayırın, yoksa zaman sizi sevdiklerinizden ayırır." sözünü. William Golding'e ait bu sözü her duyduğumuzda hak veririz ona.
Sevdiklerimiz yanımızda iken hiç gitmeyeceklermiş gibi gelir. Hastalık, ölüm gibi kavramlar bizim başımıza gelmeyecekmiş gibi. Ancak çok değil, 2019 senesinin Mart ayında başlayıp ülkemiz de dahil olmak üzere tüm dünyayı etkisi altına alan ve etkileri azalmış bir durumda dahi olsa halen devam eden "koronavirüs" salgınını hepimiz biliyoruz. Yasaklar, kısıtlamalar getirilmişti. Maskesiz topluma çıkamıyor, insanlarla aramıza "sosyal mesafe"ler koyuyorduk. Tüm bunlara rağmen bizi zorlayan asıl durum, belki de en acısı sevdiklerimize sarılamamaktı. Vefat edenler ve hastaneye yatış sayıları günlük tablolarla aktarılıyordu bizlere. O zamanlar biraz daha anlamıştık sevdiklerimize verdiğimiz değeri, gözünden bile sakınma durumunu.
Peki ya hep böyle mi olması gerekir? Sevdiklerimizin kıymetini anlamak için başımıza ekstrem durumlar mı gelmeli? Daha 2-3 gün öncesinde Gaziantep ve Mardin şehirlerimizde meydana gelen trafik kazasında onlarca vatandaşımızı kaybettik mesela. Buradan vefat edenlere rahmet ailesi ve sevenlerine ise baş sağlığı dileğinde bulunmak isterim öncelikle. O acı trafik kazasında vefat edenler ve yakınları son kez sarıldılar birbirlerine, son kez birbirlerini sevdiklerini söylediler, haberleri dahi olmadan.
Bu durumlar her ne kadar hayatın gerçekleri de olsa konuşmayı sevdiğimiz, bizlerde güzel duygular uyandıran konular değil. Ancak burada ifade etmek, üzerinde durmak, belki de bir hatırlatma niyetinde bulunmak istediğim durum; girişte de ifade ettiğim gibi sevdiklerimize zaman ayırmamız gerektiği. Çoğu insan çalıştığı, okuduğu, gitmesi gereken yerlere, halletmesi gereken işlere sahip olduğu için erteler hep telefon görüşmelerini. Zaman ayırmaz sevdiklerine. Şu an bu yazı ile kaç kişiye dokunabilirim bilmiyorum ancak sizden ricam bu yazıyı okuduktan sonra dedenizi, büyükannenizi, anne-babanızı kısaca aile büyüğünüz kim varsa arayın, halini hatırını sorun, fırsat bulabildiğiniz bir an varsa ziyaretlerine gidin. Kardeşiniz, çocuğunuz, yeğeniniz ailede küçük kim varsa akşam eve gittiğinizde veya hafta sonunuzda küçük bir plan yapın onlarla da. Oturup bir çizgi film izleyin ya da bir oyun oynayın. Sevdiklerinize onların yanında olduğunuzu hissettirin, ne olursa olsun sevdiğinizi söylemekten çekinmeyin. Sarılın onlara, öpün, koklayın. Aslında çok basit olan ancak çoğumuzun belki de uzun zamandır gerçekleştirmediği bu eylemler onları ve sizi dünyanın en mutlu insanlarından biri yapabilir.
Ve hayat her ne kadar uzun gibi görünse de sürpriz bir macera iken ertelemeyin hiçbir şeyi. Özellikle de sevdiklerinizi.