Almanya neden arabulucu
Temmuz başı itibarıyla AB dönem başkanlığını üstlenen Almanya’nın Doğu Akdeniz politikası Fransa kadar agresif ve müdahaleci değil. Ya da müdahaleciliği daha ziyade sorunda taraflar arasında bir arabulucu rolü oynamaya yönelik denilebilir. Bir ülke Avrupa Birliği’ne (AB) üye olmak istediğinde başvuruyu Avrupa Konseyi’ne yapar. Konsey bu başvuruyu Avrupa Komisyonu’na göndererek “görüşüne” (AVIS) başvurur. Komisyonun görüşü bağlayıcı olmamakla birlikte, teamülen bu karara uyulur. AB tarihinde bu durumun tek bir istisnası vardır: Yunanistan’ın üyeliği. Yunanistan 1959’da Türkiye ile birlikte ortak üyelik için, 1975’te ise tam üyelik için başvuruda bulunmuş ve Komisyon Yunanistan’ın başvurusunu ekonomisinin ağırlıklı olarak tarıma dayandığı ve darbe geçmişi dolayısıyla uygun bulmamıştı. Bu olumsuz AVİS’e rağmen, Konsey siyasi bir kararla, teamüllere uymamış ve ülkenin üyelik sürecini başlatmıştı. Böylelikle Yunanistan, Türkiye ile girdiği bu yolu tamamlayarak AB’ye dahil olmayı başarmış, Türkiye ise birliğin dışında kalmıştı. Yunanistan’ı üye olarak alırken bu üyeliğin Türkiye ile olan ilişkilerine zarar vermeyeceği sözünü veren AB, bu sözünü kısa sürede unutmuş ve aradan geçen kırk sene içinde Atina her fırsatta Birlik üyesi olmanın üstünlüğünü Ankara’ya karşı kullanmıştır. Özellikle 1990’lar boyunca AB’nin Türkiye’ye ilişkin vereceği hemen her kararda Yunanistan veto kartını kullandı ve durum ülkemizin AB ile üyelik sürecini geciktiren temel faktör oldu. AB içinde çeşitli planlar da kulislerde konuşuluyor. Bunlardan biri de düşünce kuruluşu Avrupa istikrar
Girişimi (ESI) Başkanı Gerald Knaus’un ortaya attığı yeni bir Schuman Planı önerisidir. Knaus’un önerdiği plana göre Doğu Akdeniz’de gerilimin daha da tırmanması, askeri bir ihtilaf, ekonomik yaptırımların iki tarafa da zarar vermesi, üstelik Türkiye kadar Yunanistan ekonomisinin de krizde olması dolayısıyla, bir, iki yıllığına doğalgaz arama faaliyetlerine moratoryum uygulanması ve “kazan-kazan” formülünün geliştirilmesidir. Knaus Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu’nu kuran 1950 tarihli Schuman Planı’na benzeri bir inisiyatifle Akdeniz’e kıyıdaş ülkelerin rekabet yerine işbirliğine yönelebileceğini, enerji konusun da alternatif enerji kaynakları için destek sağlanmasıyla da doğalgaz arama konusundaki gerilimin geri de bırakılabileceğini dile getiriyor. Ülkeleri bu plana ikna edebilecek en doğru ülkenin de Almanya olacağı Knaus’un diğer önerileri arasında. Ancak bu plandaki en temel sorun, tarafların vermeleri gereken tavizler konusunda ortaya çıkacaktır. Zira her iki ülkenin lideri de halkına karşı bu kaynaklardan vazgeçmiş bir pozisyona düşmek istemeyecektir. Diğer bir sorun ise AB’nin tarafsızlık konusunda gerçek bir irade ortaya koyup koyamayacağı. Geçmişte pek çok kez yaptığı gibi “haylaz çocuğu” Yunanistan’a karşı “büyük ağabey” rolüne soyunursa, Doğu Akdeniz’de sular kısa vadede durulmayacaktır.