YAŞAM: BAŞROL AİDİYETİ

Büşra Kavasoğlu

Bakma öyle umutsuzca gökyüzüne, bakma öyle titreyerek sokakta dolaşan mutlu insanlara, bakma öyle geçmişine ağlayarak.. Kalma bir başına köşelerde, banklarda. Her umutsuzluk bin uğursuzluğu sürüklüyor etrafına. Umut et, hayal et ve bunlarla kalma bir yerlerden hayatına adımla. Beklemek için fazla geç kaldık. Dön de çevreni izle bebekler ölüyor, gencecik anneler babalar, çocuklar o toprağın altında kalıyor.. Ölümün yaşı yok, söylesene umutsuzluk için fazla kısa değil mi bu hayat. Eğer yaşıyorsan kıymetini bil gökyüzünden düşen her kar’ın. Yağmur yağdığında mutlu olmayı deneyebilirsin örneğin. Veya da her güneşe bakıp gözlerini yaşartabilirsin, her zaman acıdan yaş dolacak değil ya gözlerin.!

Yaşamının başrolü sensin. Bir oyun gibi düşünülse de bu hayat aslında bize verilen en güzel hediye. Amaçlayarak yaşarsan bazı bazı mantık insanı bazı bazı duygu insanı olabilirsin. Her vaktini değerli kılabilirsin. Kendini özel hissettirmek için dilediğini hayal edebilir dilediğini gerçekleştirebilirsin. Kendin için yaptığın hiçbir şey ne düşüncesizlik ne de başkalarına yaptığın bir cimriliktir. Asıl cimrilik asıl düşüncesizlik başkasını kendi düşüncenin etrafında döndürmeye çalışmaktır. Diyorum ya hayatının başrolü sensin bu yörünge de senin bu yıldızlar da. Neyin senin olmasını istiyorsan onun için çaba harcamalısın, tembelliğe sığınıp kolayına gitmeyeceksin elde etmek istediklerinin. Emek vermelisin ki senin olduğu zaman kıymetini bilmelisin. Daima herşey yolunda gitmez ama bunun için üzülme, zorlama.. Bazen de olduğu gibi kabul et, bazen olmadığında doğrudur çünkü bize yanlış gelen. Unutma neydi; Her nasip vaktine esirdir. Bazen de beklemek gerekir, zaten nasibinde ne varsa o sana mutlaka gelecektir.

Bir gün boşlukta bulduğun zamanını da kalbin için ayır. Ruhunu temizle, yüreğini aç tüm iyiliklere. Hangimiz kirletmiyoruz ki kalbimizi; belki her saat, her dakika, her saniye.. Karşımızda gördüğümüz bir insan için bile bazen dışa vurmasakta neler geçiriyoruz aklımızdan, kalbimizden. Halbuki düşünsenize aslında insanların karakterlerine ve dış görünümüne yorum yapmak bize mi kaldı? Mevlana çok güzel demiyor mu, gel gel ne olursan ol yine gel diye.. Haddimizi aşıyoruz insanları görünümüyle değerlendirmekle. Hepimiz kendimizden sorumluyuz hepimiz kendi hayatımızın başrolüyüz ve ne düşürsek düşünelim kötü düşündüğümüz bir insanın sohbetinden bile bazen güzel anlamlar çıkarmıyor muyuz?

Ve gel dedikten sonra ekliyor ya mevlana; Bizim dergahımız, ümitsizlik dergahı değildir. Yüz kere tövbeni bozmuş olsan da yine gel.

Evet,

Hayatına umutla, sevgiyle ve iyilikle başla. Unutma kelebek umutsuz olsa sayılı günü için kanatlarını savurur muydu her noktaya?

Sevgiyle,

Umutla..

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.