Sonbaharın ışıkları beliriyor yaprakların ardından, son bi dokunuş yapıyor gelen rüzgara. Hoş, ahenkli bir dans hakim sokaklarda. Sanki bir kavganın içinden geçecek gibi, bir tartışmanın ortasında yer alacak gibi öylesine soğuk hava. Gök küsmüş maviye, güneş gülmüyor evrene. Grileşiyor biraz gün, aydınlık gelir mi yağmurlar inse yeryüzüne, güneş güler mi bir gökkuşağıyla gelse gözlerimize gözlerimize.
Paha biçilemez bir hayatın tam da ortasında dolanıp duruyor şeytan. Kötü kelimesi belki göreceli ama şeytan kelimesi tam da net bir betimleme değil mi.. Mutludur yüzler, heyecanlı, bekleyişli ve belki de belli bir rutinli ama her mutluluğun ortasına muhakkak bir orayı karıştıran giriyor biliriz ki, belki de mutluluğun ardında saklanıyor şimdilik.
Gün aydınlanır, gözler açılır güneşe doğru ve beş dakika daha beş dakika daha.. Derken vakit dolar bir hayli, alel acele koşa koşa belki yetişmeye çalıştığın bir işin vardır, veyahut bir kahvaltı sofrası. Hemen yetişmeye çalışırsın. Bugün ayağın takılmaz, yarın takılmaz ama bir gün yollarına engeller elbette çıkar. Senin tek düze hayatın birden tepetaklak olur, senin mutlu ve huzurlu sürdürdüğün yaşamın bir gün bir bakmışsın sıkıntılardan başına kaldıramayacak durumdasın. Mesela güneş doğmaz yüzüne, mesela çiçekler belirmez yürüdüğün yolların kaldırımlarında, mesela burnuna o mis gibi gelen toprak kokusu çıkmaz karşına çiseleyen yağmurla. Senin karşında grileşen bir gökyüzü, taşlarla dolmuş yollar ve sağanak sağanak gökleri gürüldeten yağmurlar çıkar artık. Huzursuzluk kaplar yüreğini, daralır için. Nereye gitsen sığamaz olursun hiç bir yere. Sokaklar kabul etmez, sahiller barındırmaz seni. Doğruca gittiğin yolculuğunda yanlış insanlar karşılamıştır karşı sokaktan. Yanlış insan, belki de çoğu elbette yüzünden okunan bir şeytan.
Hayat hayatını mahveden insanları şeytan hükmüne, hayatını çiçeklerle donatana ise melek hükmüne koyar. Bu nereye gidersen git böyledir ve bu felsefe belki de hiç değişmeyecektir. Halbuki şeytan, görmek isteyen için bir tecrübedir. Hatalarından döndüğün, dönüm noktanın imzanı attığın yerdir. Bir daha kimseye güvenmeyeceğini, bir daha kimsenin gülüşüne kanmayacağını, mutluluğunu paylaşmayacağını, başarını anlatmayacağını ve en önemlisi hayatından asla bahsetmeyeceğini öğretir. Yaşamak dediğin nedir, iki laftan iki kelimeden ibaret, gerisi tam da boşluğa takılmaktan geçer. Hiç bir zaman boşluğa düşenlerden olma, hayat umutlarla dolu. Kimsenin senin hayatına karışmasına izin verme, sınırlarını koru çünkü hayat senin göklerini grileştiren insanlarla dolu. Kimseye çok fazla gülme, çünkü insanlar sana gülen güneşi karanlığa çevirmekle meşgul. Daima gün senin günün olsun, ışıkların bol olsun, sana saygı duymayı bilenler yanında, saygısızca yaklaşanlar hep ardında olsun. Sokaklar çiçeklenmeyi bekler, şimdi yolculuk zamanı şimdi yeniden yürüme zamanı, şimdi hayatını dilediğince yaşama zamanı.
Özgür ve mutlu yarınlara, çiseleyen yağmurlarla.